Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5448 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6442 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 16/10/2007 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/12/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem kısmen kabul edilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz olunmuştur. Davacı, davalı tarafından tutulan tutanak ve verilen ifade nedeni ile hakkında hakaret suçundan soruşturma başlatıldığını ve Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığını, yapılan kovuşturma sonucu beraat ettiğini belirterek, hukuka aykırı şikayet nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuştur.Davalı, hiçbir aşamada davacının kendisine hakaret ettiğini söylemediğini, davacının mahkeme kaleminde bağırıp çağırması, kimliğini masaya çarpması, müdürü iteklemesi vb. eylemlerinden dolayı şikayetçi olduğunu, ifade içeriklerinden hakaret edenin dava dışı ... olduğunun anlaşıldığını, iftira kastının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Yerel mahkemece; davalının, soruşturma aşamasında alınan ilk ifadesinde davacının kendisine hakaret ettiğini beyan etmesine karşın, kovuşturma aşamasında alınan ifadesinde hakaret etmediğini belirttiği, bu şekilde davacı hakkında dava açılmasına neden olarak davacının kişilik haklarına saldırıda bulunduğu kabul edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, davalının zabıt katibi olarak görev yaptığı, olay tarihinde davacı ile iş ortağı olan dava dışı ...'ın avukat olarak bir dosyayı takip için mahkeme kalemine geldikleri, tedbir talebinde bulundukları, hakimin tedbir yazısında teminat hususunda bir açıklık olmayınca, davalının hakime bu konuyu sorduğu, hakimin de teminat yatırılması gerektiğini belirttiği, bundan dolayı davalı ile davacı ve dava dışı ... arasında tartışma yaşanmaya başladığı, bu tartışmadan dolayı kalem personeli tarafından tutanak tutulduğu, davalının soruşturma aşamasında alınan ilk ifadesinde, “terbiyesiz herif, sana mı düştü hakime hatırlatmak, işini yapsana” şeklindeki hakaret içerikli sözleri davacının söylediğine dair net bir ifadesinin bulunmadığı, ifade içeriğinden bu sözleri söyleyenin dava dışı ... olduğunun anlaşıldığı, buna rağmen Cumhuriyet Savcılığı tarafından davacı ve dava dışı ... hakkında, “hakaret” suçundan kamu davası açılması yönünde takdir yetkisinin kullanıldığı, ... 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/80 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan kovuşturmada, davalının alınan ifadesinde ise, kendisine hakaret edenin dava dışı ... olduğunu, davacının hakaret etmediğini beyan ettiği, yapılan kovuşturma sonucu 12/10/2006 tarihli karar ile davacı hakkında beraat kararı verildiği, beraat kararının temyiz edilmeden kesinleştiği, bunun üzerine davalı hakkında iftira suçundan kamu davası açıldığı, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/123 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan kovuşturma sonucu, 14/02/2011 tarihinde beraat kararı verildiği anlaşılmaktadır.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Davaya konu olayda, taraflar arasında bir tartışma yaşandığı hususunda ihtilaf bulunmadığı, davalıya dava dışı ...'ın hakaret ettiğinin sabit olduğu, davalının, açıkça kendisine davacının hakaret ettiğine dair bir beyanının bulunmadığı, yine de hakaret eyleminin yargılama yapmayı gerektirir nitelikte görüldüğü, şu halde, yerel mahkemece, şikayet için yeterli emare olması nedeniyle davalının yasal şikayet hakkını kullandığı ve davacıya yönelik hakaret eyleminden dolayı doğrudan bir ithamının bulunmadığı kabul edilerek, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.