MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat... tarafından, davalı ... aleyhine 05/03/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;a) Dava, haksız fiil nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece maddi tazminat istemi aynen kabul edilmiş, manevi tazminat isteminin bir kısmı kabul edilmiş, hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, avukat olduğunu, olay tarihinde davalının yetkilisi olduğu işyerinde yapılan haciz işlemi sırasında davalının kendisini tehdit ve hakaret ettiğini, devamında yaraladığını, davalının haksız sözlü ve fiili saldırısı nedeniyle manevi ve fizik bütünlüğünün zarar gördüğünü belirterek uğramış olduğu maddi ve manevi zararın tazminini talep etmiştir.Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davacı; maddi tazminat olarak, davalının olay nedeniyle yargılandığı ceza davasında katılan sıfatıyla kendisini temsil eden avukatına ödemiş olduğu vekalet ücretini istemiştir. Mahkemece, dosyaya sunulan serbest meslek makbuzuna istinaden maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.Davacının maddi tazminat isteminin dayanağını teşkil eden vekalet sözleşmesi, davacı ile dava dışı avukat arasında yapılmıştır. Davalı, bu sözleşmenin tarafı değildir. Vekalet sözleşmesi, avukat ile vekil eden yönünden bağlayıcı olup sözleşmenin tarafı olmayan 3. kişiden bu sözleşmeye dayanılarak istekte bulunulamaz. Ayrıca CMK ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hak edilen vekalet ücretinin de ceza mahkemesince değerlendirilerek hüküm altına alınması gerekir. Bu nedenle Yasa ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ödenmesi gereken vekalet ücreti de ayrı bir dava konusu yapılamaz.Yerel mahkemece açıklanan yön gözetilerek, maddi tazminat isteminin reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, ceza davasının yargılaması sırasında kendisini vekil ile temsil eden davacının, avukatına serbest meslek makbuzu ile ödemiş olduğu ücretle davalının sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.b) Dava konusu olayda davalının, davacıya karşı hakaret, tehdit ve yaralama suçlarını işleyerek davacının, hem bedensel ve ruhsal sağlığına; hem de onuruna saldırıda bulunduğu, eylemlerin davacının kişilik haklarının ihlali niteliğinde olduğu, bu nedenle de davacıda meydana gelen manevi zararlardan davalının sorumlu olacağı anlaşıldığından; davacı, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. ve 49. (6098 sayılı TBK’nın 56. ve 58.) maddeleri gereğince hukuki korunma isteme hakkına sahiptir.818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. (6098 sayılı TBK’nın 56.) maddesi gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Diğer yandan; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 49. (6098 sayılı TBK’nın 58.) maddesi gereğince kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim, manevi tazminatın miktarını belirlerken, saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği durumlarda hakimin, hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Somut olayda; olayın meydana geliş biçimi, olay tarihi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davacının yaralanmasının derecesi ve yukarıda anılan ilkeler gözetildiğinde mahkemece davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2/a-b) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA; davacının tüm, davalının öteki temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenle reddine ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.