MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğeri aleyhine 22/07/2011 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/01/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı Adalet Bakanlığı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1- Davacının davalı ...'na yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava, haksız ihtiyati haciz nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece manevi tazminat isteminin bir bölümü davalı ... yönünden kabul edilmiş; karar, davacı ve davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalı şirket tarafından aleyhinde açılan istirdat davası sonucu verilen kararın kesinleşmeden ihtiyati haciz alınarak icraya konulduğunu, istirdat kararlarının İİK 72/5 maddesi uyarınca kesinleşmeden icraya konulamayacağını, bu nedenle karara itiraz ettiğini ve ihtiyati haczin kaldırıldığını ancak bu arada menkul ve gayrimenkullerine haciz konulduğunu bundan dolayı maddi ve manevi zarara uğradığını, davalı şirket ile birlikte ihtiyati haciz kararını veren hakimin kanunun açık hükmüne karşılık böyle bir karar vermiş bulunması nedeni ile doğan zarardan sorumlu tutulması gerektiğini bildirerek ihtiyati haciz kararını alan şirket ile birlikte ... aleyhinde maddi ve manevi tazminat ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalılar usul ve esas yönlerden davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece, İİK 259. maddesinde “ihtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 96. maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur” hükmü uyarınca davanın ihtiyati haciz isteyene yöneltilebileceğini, Adalet Bakanlığı'na husumet düşmeyeceği gerekçesi ile davalı ...'na yönelik davanın pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalıya yönelik davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun; 46. maddesinde, “Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir…” 47. maddesinde de, “… Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde; Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay Hukuk Dairesinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür. ...” denilmektedir.Görev sorunu kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir.(HMK 115/1)Şu durumda, anılan yasal mevzuat dikkate alındığında, davacının davalı ...'na yönelik davasının görüm ve çözüm yerinin Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. 2- Davacının davalı ...ye yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre bu davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerekmiştir.SONUÇ : Davacı tarafından temyiz olunan kararın yukarıda (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı ... yönünden BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı Adalet Bakanlığı'nın temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle ...yönünden hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın bundan mahsubuna 30/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.