Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 519 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1671 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Konya 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/10/2014NUMARASI : 2013/244-2014/641Davacılar R.. T.. ve diğeri vekili Avukat T..Ö.. tarafından, davalı Ş.. B.. aleyhine 11/06/2013 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlali nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/10/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız şikâyet nedeniyle kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar, davalı tarafından sahtecilik, yağma, dolandırıcılık ve kişi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından şikayet edildiklerini, şikayet sonucunda takipsizlik kararı verildiğini, davalının iftira suçundan ceza mahkemesinde yargılanarak ceza aldığını belirterek uğramış oldukları manevi zararın tazminini talep etmişlerdir.Davalı, iftira davasının kesin hükümle sonuçlanmadığını, vesayet davası sırasında anneleri İ.. T.. taşınmazların satışı için vekalet vermediğini beyan etmesi nedeni ile davacı kardeşlerini şikayet ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, şikâyetin haksız olduğu gerekçesi ile istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “..” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkisine sahiptir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Dosya kapsamından; davacı R.. T.. ve davalının kardeş oldukları, davacı A.. T..'nın da R.. T..'nın oğlu olduğu, babalarının vefatından sonra miras meselesi nedeni ile aralarında anlaşmazlıklar olduğu, anneleri İ..T..'nın ise diğer kardeşleri Y.. T.. yanında kaldığı ve bu sürede annelerinin taşınmazlarının satışı için oğlu Y..T.. vekaletname verdiği, bu vekaletname uyarınca Y.. T.. tarafından, elbirliği mülkiyeti bulunan bazı taşınmazlardaki anneleri İ.. T..' nın hisselerinin diğer kardeşleri R.. T..'ya satıldığı, anneleri İ.. T..' nın K.. . M.. 2012/1212 esas sayılı dosyasında vermiş olduğu ifadede oğlu Y..T..notere gidip herhangi bir vekalet verip vermediğini hatırlamadığını, satış için talimat vermediğini beyan ettiği anlaşılmaktadır.Davalının K..M.. 2013/1336 esas sayılı dosyasında iftira suçundan ceza verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Bu nedenle ceza kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemektedir.Yukarıda özetlenen durum karşısında, mahkemece, davalının, davacılar hakkında şikâyetçi olmasında bazı emareler bulunduğu anlaşılmakla, şikâyetin olağan kuşku üzerine emarelere dayandırılarak yapıldığının kabulü ile istemin tümden reddi gerekirken, şikâyetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.