Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 515 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 6859 - Esas Yıl 2004





Dava dilekçesinde her iki dava için 612.004.172 lira ve birleşen davada davacı .... için 2.500.000.000 lira ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Esas davada, davacılar adına kayıtlı 741 parsel sayılı taşınmazın, birleşen davada ise kök muristen intikal eden ve tarafların iştirak halinde paydaş bulundukları 33 parça tarla ev niteliğindeki yerlerin haksız İşgali nedeniyle esas davada her iki davacı için, birleşen davada ise davacılardan .... için ecrimisil istenilmiş; mahkemece, her iki dava yönünden istemin kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve Özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, kural olarak paydaşlar intifadan men edilmedikçe birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. Somut olayda 741 parsel sayılı taşınmaza davalılar tarafından ayçiçeği ekilerek haksız işgal edilmesi nedeniyle ecrimisil istenilmiş olup, bu taşınmazın davacılar adına tescil tarihinden sonra mı yoksa daha önce mi ekildiği hususunda tanık beyanları alınmamıştır. Tescil tarihinden dava tarihine kadar ürün ekilip hasat yapılıp yapılamayacağı araştırılmamış, bu süre içerisinde ürün yetiştirilememesi halinde söz-konusu dönem için sadece arazinin asgari kira geliri üzerinden ecrimisil hesaplanması gerektiği dikkate alınmamıştır. Kaldı ki esas davada istem tescil tarihinden sonrası için olduğu halde, tescilden önceki tarihleri de içine alacak şekilde ecrimisile hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca taraflar arasında 15.5.2000 tarihli protokolle dava konusu taşınmazlara ilişkin ibralaşma yapıldığı savunulduğuna göre, dava konusu dönem (16.9.1999 - 25.9.2000) itibariyle anlaşma yapılıp yapılmadığı, anlaşmanın içeriğinin neye ilişkin olduğu, ifanın gerçekleşip gerçekleşmediği hususları mümzi tanıklara açıklattırılmamış, bir kısım tanık beyanları ikmal edilmediği gibi, beyanları alınan tanıklara da engel halleri olmamasına rağmen yeminleri (HUMK. mad. 261) yaptırılmamıştır. Usul ve yasaya aykırı delil toplanıp hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. Kabule göre de, dava konusu taşınmazları davalıların birlikte mi ayrı ayrı mı işgal ederek kullandıkları, böylece müteselsil sorumlu mu oldukları araştırılmamış eksik incelemeye dayalı olarak davalıların müteselsilen sorumluluğu yönünde karar verilmiştir. Son olarak, dava konusu 33 parça taşınmazdan büyük bir kısmının ecrimisil istenen dönem itibariyle ekilip biçilmek suretiyle kullanılmadığı, boş olduğu tesbit edildiği halde tüm taşınmazları içine alacak şekilde ecrimisile hükmedilmesi de isabetli bulunmamıştır. Mahkemece yukarıda açıklanan hususlarda eksiklikler giderilmeli gerekirse ek rapor temin edilmeli ve varılacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmelidir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 1.2.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.