Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5135 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5971 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 01/02/2011 gününde verilen dilekçe ile eşya ve ziynet alacağı, manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; eşya ve ziynet alacağı isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 02/02/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, resmi nikah olmaksızın yapılan evlilik sonrası gerçekleşen ayrılığa ve haksız fiile dayalı manevi tazminat, altın ve eşyaların aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece eşya ve ziynet alacağı isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı ile düğün yaparak birlikte yaşamaya başladığını, davalının kendisine resmi nikah yapacağını söylediğini, bu sırada bir çocuklarının olduğunu, resmi nikah konusunu açtığında davacının kötü muamelede bulunduğunu, hakaret ve tehdit ettiğini, baskılara dayanamayarak babasının evine döndüğünü, davalının bu hareketleri sonucunda üzüldüğünü, gurur ve şerefinin incindiğini, bu durumun kişilik haklarına ağır saldırı oluşturduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, davacının henüz boşanma davasının sonuçlanmadığını bilerek kendisi ile birlikte yaşamaya başladığını, boşanma davası sonuçlanıp resmi nikah yapmak istediğinde davacının resmi kurumlardan alacağı yardımın kesilmesini istemediği için resmi nikah yapmayı kabul etmediğini, ayrıca önceki evliliğinden olan çocuklarına bakmadığını ileri sürerek kötü davranmaya başladığını, yüzünü cırmaladığını, demir sopa ile kendisini dövdüğünü, tehdit ettiğini, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacının kusurlu davranışları ile ayrılığın gerçekleştiğini, davanın tümden reddini savunmuştur.Yerel mahkemece, davalının resmi nikah yapacağı vaadinde bulunarak birlikte yaşamaya başlaması, ancak resmi nikah yapmamasının davacının şahsiyet hakkını ihlal edeceği gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Somut olayda; davacı ... 27/10/1981, davalı ... de 11/10/1965 doğumludur. Davalı ...'nin önceki evliliğinden üç çocuğu, davacının ise iki çocuğu vardır. Davalı ile davacının birlikteliğinden de bir çocukları bulunmaktadır. Bu durumda tarafların bir süre bağımsız bir ev kurarak birlikte yaşadıkları anlaşılmaktadır. Davalının, davacı ile birlikteliğinden önceki boşanma davası da 28/06/2010 tarihinde Yargıtay'da onanarak kesinleşmiştir. Tarafların 29/10/2009 tarihinde birlikte yaşamaya başladıkları her iki tarafın da kabulündedir. Taraflar arasında Medeni Kanun anlamında gerçekleşen ve geçerlilik taşıyan bir evlilik yoktur. Bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin aile hukuku prensiplerine göre değil, borclar hukuku kurallarına, özellikle de haksız fiile ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekir.Dosya kapsamından, davacının davalının önceki eşi ile görülen boşanma davasının sonuçlanmadığını bildiği ve bu durumu bilerek birlikte yaşamayı kabul ettiği anlaşılmaktadır. Resmen evli olan ve henüz boşanmamış olan bir kişi ile bilerek düğün yapıp gayrı resmi birlikteliğe rıza gösteren reşit kişi bunun sonuçlarına katlanmalıdır. Davalının tazminat ile sorumlu tutulmasını gerektiren haksız eylem de sözkonusu değildir. Bu nedenlerle manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.