Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5129 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6204 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 02/05/2011 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25/01/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız haciz icra takibi nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ve karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, dava dışı ...'a ilama bağlı borcunun bulunduğunu, ancak bu ilamın kesinleşmeden icraya konulamayacak bir borç içerdiğini, davalının alacaklı vekili olarak bu ilamı takibe koyduğunu, vekil olan davalının bu borcun kaynağı olan ilamın kesinleşmediği sürece istenemeyeceğini bilmesi gerektiğini, davalının kötü niyetle bu takibi başlattığını, icra hukuk mahkemesinde takibin iptaline karar verildiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı ise, asil adına takip yaptığını, davanın asile yöneltilmesi gerektiğini, sadece vekil edenine karşı sorumlu olduğunu, davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, davalının avukat olup borcun kaynağı olan ilamın kesinleşmeden icraya konulamayacağını bilmesi gerektiği kabulü ile yapılan takibin haksız olduğu sonucuna varılarak maddi ve manevi tazminat isteminin aynen kabulüne karar verilmiştir.Davalı ... avukat olup dava dışı ...'ın vekili durumundadır. Böylece vekil sıfatı ile yasal görevi kapsamında müvekkiline karşı görevini yerine getirmiş olup, onun talimatları ile bağlı olarak icra takibi yapmıştır. Avukat olarak müvekkilinin onayını almadan icra takibi yapma hakkı da yoktur. Haksız eylemde vekalet söz konusu olamayacağından davalıya husumet düşmez. Bu nedenle davanın husumet (taraf sıfatı yokluğu) nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.