Davacı Mehmet vekili Avukat İrfan tarafından, davalı Durmuş Ali aleyhine 18.08.2003 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 25.03.2004 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldın nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, damadı olan davalının kendisini tehdit ettiğini ve ceza mahkemesinde bu eyleminden dolayı mahkum olduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, her ne kadar davalının tehdit suçundan dolayı cezalandırılmasına karar verilmişse de, bunun dışında davacı tarafından tehdit eyfemi nedeniyle manevi tazminat gerektirecek şekilde tehdit eyleminin sonuçlarının ortaya çıktığı ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Borçlar Yasası'nın 49. maddesi gereğince, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya maruz kalan kişi, uğradığı manevi zarar karşılığı bir miktar paranın hüküm altına alınmasını isteyebilir. Medeni Yasa'nın 24. maddesinde düzenlenen ve Borçlar Yasası'nın 49. maddesinde doğrulanıp yaptırımı gösterilen yasal düzenlemeler gereğince kişilik haklarının zarar görmesi durumunda manevi tazminat istenebilir. Kişinin doğumla kazandığı bağımsız varlığını ve bütünlüğünü oluşturan; hayat, beden ve ruh tanrılığı, vicdan, din, düşünce ve çalışma özgürlüğü, onuru, ismi, resmi, sırları ile aile bütünlüğü, sosyal ve duygusal değerlerinin tümü kişilik haklarını oluşturur ve bunlardan birine yapılan saldırı manevî tazminat gerektirir. Davacının kızıyla, davalının evli olduğu, aralarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle davalının boşanma davası açtığı, olay günü davalının kullandığı minibüs ile davacının traktörünün önüne geçerek davalının davacıdan boşan-malanna yardımcı olmasını istediği, olumlu cevap alamayınca davacıyı "kızını kaçınrım, seni öldürürüm" şeklinde tehdit ettiği, davalının bu eyleminden dolayı TCK'nın 191/1. maddesi gereğince mahkum olduğu anlaşılmıştır. Böylece davalının davranışının hukuka aykırılığı yönünden BK'nın 53. maddesi kapsamında hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte mahkumiyet kararı bulunduğu da anlaşılmaktadır. Davalının, tehdit eylemi ile davacının sosyal ve kişilik değerlerinin zarar gördüğü anlaşıldığından, bu nedenle davacı yararına manevi tazminat takdir edilmesi gerekir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan davanın yerinde olmayan gerekçe ile tümden reddedilmiş olması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda agklanan nedenle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.