MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 10/08/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın değişen sonuç itibariyle kabulüne dair verilen 19/01/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, müessir fiil ve hakaret nedeni ile kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat istemine ilişkin olup; mahkemece davacının parasal tazminat isteminin reddine, davaya konu olan eylemlerin akrabalık ilişkisine uygun düşmeyen davranışlar olduğunun tespitine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalının kendisine hakaret etmesi ve kendisini darp etmesi nedeni ile uğradığı manevi zararının davalı tarafından tazmin edilmesini talep etmiştir.Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tarafların akraba olup birbirlerine karşı fiili eylemde bulundukları tespit edilmiş, BK 49/3. maddesi uyarınca maddi tazminat yerine tecavüzü kınama yönünde bir karar vermenin daha uygun olacağından bahisle davanın değişen sonuç itibari ile kabulüne; davalının sabit olan fiili tecavüzünün davalının sosyal ve içtimai statüsüne yakışmayan davacı ile olan akrabalık ilişkisine uygun düşmeyen davranışlar olduğunun tespitine, parasal tazminat talebinin reddine yönelik hüküm tesis edilmiştir.Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; davacı ve davalının abla kardeş oldukları, aralarında kendilerine miras yolu ile intikal eden taşınmazın kullanımına ilişkin anlaşmazlık bulunduğu, olay günü tarafların annelerinin evinde karşılaştıkları ve davalının davacıya müessir fiil uyguladığı, davacının şikayeti üzerine yürütülen kamu yargılamasında davalının müessir fil teşkil eden eylemi nedeni ile cezalandırılmasına karar verildiği, verilen kararın kesin nitelikte olduğu, davacının davalının hem ceza yargılamasına konu olan eylemi hem de kendisine hakaret etmesi nedeni ile kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek manevi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır.BK 47. maddesinde "Hakimin, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebileceği ” BK 49/1. maddesinde "Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebileceği” BK 49/3. maddesinde “Hakimin, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebileceği ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebileceği”; 6100 sayılı HMK'nun 26. maddesinde “Hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği” düzenlemelerine yer verilmiştir.Davacı uğradığı cismani zarar ve hakaret nedeni ile kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat talep etmiş olup davacının talebi iki ayrı hukuksal nedene dayanmaktadır. Davacının cismani zararı nedeni ile talep etmiş olduğu manevi tazminat açısından mahkemece yazılı biçimde karar verilmesi oluşa ve yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir. Davacının hakaret nedeni ile manevi tazminat talebi hakkında BK'nun 49/3. maddesi kapsamında eylemin hukuka aykırılığının tespitine karar verilmesi mümkün ise de olayın oluşu, tarafların sıfatı ve aralarındaki ilişkiler gözetildiğinde mahkemece yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Şu durumda mahkemece yapılacak iş; davalı hakkında tesis edilen ceza mahkumiyeti de gözetilerek varılacak sonuca göre hüküm tesis etmektir. Mahkemece yazılı gerekçe ile anılan biçimde karar verilmesi doğru olmamış hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.