Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 474 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 10317 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... .... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine .../.../2013 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat yönünden davanın kabulüne, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen .../03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız şikayet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, ... ... .... isimli işletmede güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, olay tarihinde ....00 ila 07.00 saatleri arasında görevli olduğunu, saat 07.00 sularında, davalı ...’un, odasına girilerek parasının çalındığını iddia ettiğini, diğer davalı ...’in ise odaya giren kişinin kendisi olduğunu ileri sürdüğünü, ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda beraatine karar verildiğini ileri sürerek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı ..., davacının otel odasına girdiğini kendisinin değil diğer davalı ...’in söylediğini ve teşhiste de bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalı ...’un ceza dosyasında müşteki sıfatı ile yer aldığını ve beyanlarında davacıyı suçladığından bahisle, davalı ... yönünden istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir. Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan .... maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, .... maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma. ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır. Dosya kapsamından; olay tarihinde davalı ... Türker'in kaldığı otel odasında hırsızlık vakasının yaşandığı, her ne kadar olayda suçlanan davacı ceza yargılamasında beraat etmiş ise de, görgü tanığı diğer davalı ...'in soruşturma sırasındaki teşhis ve beyanları ve diğer şüphe sebepleri dikkate alınarak davacı hakkında kamu davası açıldığı, şikayet için yeterli emarenin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Şu halde, davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.