Davacı İsmail vekili tarafından, davalı İbrahim ve Mustafa aleyhine 2.10.2000 ve 3.10.2003 gününde verilen dilekçeler ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 2.3.2004 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi tarafların vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davalıların öteki temyiz itirazlarına gelince; a) Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece dava kısmen kabul edilmiştir. Karar taraflarca temyiz edilmiştir.Dosyadaki kanıtlara göre, davalı Mustafa dava dışı kayınbabasına ait traktöre, diğer davalı İbrahim'e ait römorku takıp pancar yüklemiştir. Ve yolda giderken römorkun lastiğinin patlaması üzerine, römorku yolun sağına bırakarak tamirci getirmek üzere traktörle gitmiştir. Daha sonra davacı otomobille römorkun arkasından çarpmıştır. Yerel mahkemece römorkun sahibi olan davalı İbrahim römorkun yola bırakılmasının lastiğinin patlaması sonucu olup, münhasıran römorkun bakım noksanlığının kazaya neden olduğu gerekçesiyle tazminatla sorumlu tutulmuştur. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 102/1 maddesinde, çekilen araçla ilgili sorumluluğun gene! hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir. Genel hükümlere göre zarardan sorumluluk için eylemle zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Somut olayda trafik kazası römorkun lastiğinin patladığı anda olmamıştır. Kaza, lastiği patlayan römorkun trafik kurallarına uygun olarak park edilmemesinden kaynaklanmıştır. Şu durumda römorkun bakımındaki eksiklik ile dava konusu trafik kazası arasında uygun illiyet bağı yoktur. Bu nedenle davalı İbrahim yönünden davanın tümden reddi gerekirken onun da sorumluluğuna karar verilmiş olması bozma nedenidir. b) Dava konusu trafik kazasında davacı ve davalı yan 4/8'er kusurludur. Diğer tazminatlar yönünden bu kusur oranına göre hesaplama yapıldığı halde tedavi gideri yönünden kusur indirimi yapılmamış olması bir diğer bozma nedenidir. c) Hükme dayanak yapılan davacının daimi işgücü kaybına ilişkin bilirkişi raporunda; davacının fide yetiştiriciliğinden elde ettiği gelirin, olduğu gibi hesaba katılması doğru değildir. Davacının fide yetiştirme işindeki kişisel katkısı belirlenerek hesaba bu miktarın davacının geliri olarak katılması gerekir. Bu yönün gözetilmemiş olması da bozma nedenidir. 3- Davacının temyiz itirazına gelince; Mahkemece davacının ıslah adı verilen dilekçe ile ek dava olarak istediği tazminatın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Olayda uygulanacak zamanaşımı BK.nun 60/2. maddesindeki uzamış (ceza) zamanaşımıdır. TCK'nun 455 ve 102/4 maddeleri gereğince uzamış zamanaşımı beş yıldır. Dava konusu trafik kazası 10.11.1998 tarihinde meydana gelmiştir. Ek dava tarihi ise 3.10.2003'dür. Şu durumda zamanaşımından söz edilemez. Yerel mahkemece bu yön gözetilmeden ek davanın zamanaşımından reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda (2 a, b ve c) bentlerinde gösterilen nedenlerle davalılar yararına, (3) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına (BOZULMASINA), davalıların öteki temyiz itirazlarının (1) nolu bette gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 2.5.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.