Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4658 - Karar Yıl 2003 / Esas No : 14353 - Esas Yıl 2002





(YİBK. 22.6.1966 tarih ve 7/7 s.) Davacılar İsmail vd. vekili avukat tarafından, davalılar R... Tic. Ltd. Şti. vd. aleyhine 28.4.1997 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.4.2002 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karşı verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz olunmuştur. Davacılar, davaya konu olayda ölen Arkan nedeniyle defin giderlerinin ve aynı olayda yaralanan Metin'in karşılanmayan tedavi giderlerinin de ödetilmesi isteminde bulunmuşlardır. Mahkemece, anılan istek kalemleri ite ilgili . olarak soyut ispatlanmadığı gerekçesiyle ret kararı verilmiştir. Ölüm halinde zarar ve ziyan özellikle defin giderlerini de içerir. Bu nedenle (BK. m. 45, İlk cümle.) mahkemenin, bu noktaya ilişkin olarak vardığı sonuç yasanın açık hükmüne aykırı olduğu gibi, yaşam deneyi kurallarına da uygun düşmemiştir. Her ne kadar, dosya arasında bulunan S... Belediye Başkanlığı'nın 2.3.1999 tarihli yazısında, ölenin belediye tarafından karşılıksız defnedildiği bildirilmiş ise de; bu yön, davacıların ölenin dini, sosyo-ekonomik durumuna uygun olarak ve yerel göreneklere göre giderde bulunmadıktan sonucunu doğurmaz. Mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacıların defin giderlerinin kapsamını belirlemekten ibarettir. Yetersiz ve yanılgılı gerekçelerle bu kalem isteğin reddi, bozmayı gerektirmiştir. 3- Davacılardan Metin davaya konu olayda yaralanmış ve bu nedenle yapılan giderlerin bir bölümü belgelendirilmiştir. Yine, adıgeçene sigorta tarafından bu bağlamda bir kısım ödemede bulunulduğu da anlaşılmaktadır. Kural olarak, zararın ve kapsamının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. (BK. m. 42/1). Ancak, zararın gerçek tutacının kanıtlanamadığı durumlarda işlerin olağan gidişi ve zarar görenin aldığı önlemler de gözönünde tutularak, zarar kapsamı hakim tarafından belirlenir. (BK. m. 42/2). Burada, hakime verilen bir yetkinin ötesinde görevin söz konusu bulunduğu da göz ardı edilmemelidir. Buna karşın yargılama sırasında davacı Metin'in yaralanmasının niteliği ve iyileşme süreci ile ilgili bir araştırma yapılmamıştır. Adı geçen davacı hakkında ceza yargılaması sırasında düzenlenen raporda (sol orşiektomi arızasının uzuv zaafı niteliğinde olduğu) belirtilmiştir. Şu durumda, mahkemece yapılacak iş; yaralanmanın bu niteliği itibariyle, benzer olaylardaki olağan tedavi ve iyileştirme giderlerinin bir uzman bilirkişi görüşü ile saptanmasından ve sigorta tarafından karşılanan" miktarlar indirildikten sonra gerçek zarara hükmetmekten ibarettir. Bu kalem isteğin de, yetersiz ve yanılgılı gerekçeler ile reddedilmesi, bozma nedeni sayılmıştır. 4- Zarara sebebiyet veren olaya karışan araç, trafikte davalılardan D... Elektrik Ltd. Şti. adına kayıtlıdır. Davacı, bu kaydı esas alarak davasını işleten sıfatıyla ona yöneltmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 3 ve 19. maddeleri hükümlerine "göre trafik kaydı "işleteni" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenin üçüncü kişi olmasını engelleyen bir yasa hükmü bulunmamaktadır, işleten, trafik kaydı adına olan kişiden mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süre ile kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişiye geçmiş olur. Bu bakımdan, işletenin kayda rağmen başkasına geçmiş bulunduğu kanıtlanabilir. Fakat, bu konuda getirilecek kanıtların üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara, uğrayanların haklarını zarara uğratacak bir sonuç yaratmaması gerekir. 5- Öte yandan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 299. maddesindeki esaslar birbiriyle hiç bağlantısı bulunmayan, birbirine karşı tam anlamıyla üçüncü kişi durumunda bulunan kişiler hakkında uygulama alanı bulamaz. Davaya konu olan olayda, aracın olay tarihinden önce 2918 sayılı Yasanın 20/d hükmüne uyulmadan noterlikçe düzenlenmiş bir belge olmadan satılmış olması ve davadan sonra da anılan yasa hükmüne uygun olarak satışın gerçekleştirilmiş bulunması, kayıt sahibi D... Elektrik Ltd. Şti.'nin işleten olmadığının kabulünü gerektirmez. Adı geçen davalı işleten olmadığını geçerli delillerle kanıtlanmış değildir. O nedenle, adı geçen hakkındaki davanın reddi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 6-Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel "hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Davaya konu olan işte, davacı Metin'in yaralanmasının niteliği ve buna bağlı olarak uğradığı zararın ağırlığı ve yukarıdaki ilkeler gözönünde tutulduğunda, takdir edilen manevi tazminat miktarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminat takdiri için de kararın bozulması gerekmiştir. Sonu ç: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2-3-4-5-6) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA), öteki temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 14.4.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.