MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar ....ye velayeten kendilerine asaleten; ... ve ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 31/03/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın ispat edilememesi nedeniyle reddine dair verilen 31/05/2016 günlü kararın Yargıtay’ca adli yardım talepli olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 6100 sayılı HMK madde 334 de “(...) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler. (...) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler. (...) Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır.” hükmü getirilmiştir. Aynı kanun madde 336 da ise “(...) Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. (...) Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır. (...) Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Dilekçeye ekli ve dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacıların yukarıda belirtilen kanun hükmünün öngördüğü şartları taşıdığı anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi. Dava, ... Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli davalıların, görevlerini gereği gibi yapmamaları nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, ...’nin ... Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde normal doğum yaptığını ve doğum sonrası çocuğunun sol kolunun özürlü kaldığını, davalı doktorların gebelik sırasındaki muayenelerde ve doğum anında, özen ve aydınlatma görevlerini yerine getirmediklerini iddia ederek uğradıkları maddi ve manevi zararının ödetilmesi isteminde bulunmuşlardır. Davalılar davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın ispat edilememesi nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K...., HGK 2011/...-592 E., 2012/25 K.). Bu konudaki yasal düzenlemeler, emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan sorumluluk hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da; bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır. Davaya konu edilen olayda, ... Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde normal doğum yapıldığı ve doğum sonrası bebeğin sol kolunun özürlü kaldığı, davalı doktorların gebelik sırasındaki muayenelerde ve doğum anında, özen ve aydınlatma görevlerini yerine getirmedikleri ve bu nedenle davacıların maddi ve manevi zararının olduğu iddia edildiğine göre, Anayasa'nın 129/.... maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun .../.... maddesi gereğince adli yargı yerinde davalılara yönelik açılan davada, husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Mahkemece açıklanan yasal düzenleme gözetilerek, davalı doktorlar hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddedilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.