Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4454 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3796 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı-k.davalı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı-k.davacı ... aleyhine 19/02/2004 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 21/12/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı-k.davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-)Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’na 5236 sayılı yasa ile eklenen ek 4. madde gereğince HUMK’nun 427. maddesi uyarınca temyize konu bölümünün 1.540,00 TL’yi geçmemesi durumunda karar kesindir. Somut olayda temyize konu olan tutar, bu düzeye ulaşmadığından davalı-karşı davacının asıl davaya yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-) Davalı-karşı davacının karşı davaya yönelik temyiz itirazları yönünden;Dava, kişilik haklarına haksız saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, görevi sırasında davalı-karşı davacının kendisine hakaret ettiğini bu durumun kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu beyanla uğranılan zararın tazminini talep etmiştir.Davalı, ilk olarak davacının kendisine hakaret ettiğini, tartışmayı başlatanın da davacı olduğunu beyanla, açılan davanın reddini savunmuş ayrıca kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu gerekçesiyle manevi tazminat talebiyle karşı dava açmıştır. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy.K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.Dosya kapsamından, davacı-karşı davalının idare bünyesinde görevli zabıta memuru olduğu ve davaya konu eylemin de görevi sırasında gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı yasalar kapsamında idarece kendisine verilen bir hizmeti yürütürken sözkonusu eylem ve işlemleri gerçekleştirdiğinden; davanın, davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalıya yönelik tazminat talebi yönünden taraf sıfatı yokluğundan reddedilmesi gerekirken uyuşmazlığın esasına girilerek hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı-karşı davacının asıl davaya yönelik temyiz dilekçesinin reddine, (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle karşı dava yönünden BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.