Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4432 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8071 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 11/08/2010 gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27/12/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava kurum zararının tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, çalışanı olan ...'in zimmet olayına karıştıktan sonra 08/11/2004 tarihinde intihar ettiğini, olay nedeniyle yapılan soruşturma neticesinde ... hakkında takipsizlik kararı verildiğini, hakkında dava açılan diğer kişilerin ise beraat ettiğini, davalı kurumdan 2489 sayılı kanun çerçevesinde 59.250 TL zimmet miktarı, 23.365 TL kullanma zimmeti miktarı olmak üzere toplam 82.615,44 TL talep edildiğini ancak taleplerinin reddedildiğini belirterek 82.615,44 TL' nin 08/11/2004 tarihinden yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı davanın idari yargının görev alanına girdiğini, mahkemenin yetkisiz olduğunu, taleplerin zamanaşımına uğradığını, ödeme yapılabilmesi için ilgili memur hakkında kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı bulunması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacının talebinin 2489 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, aksine düşüncenin kanunun amacına aykırı olacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. 2489 sayılı Kefalet Kanunu'nun 1. maddesinde Kefalet Sandığı'nın tüzel kişiliği bulunan bir kamu kurumu olduğu hüküm altına alınmıştır.Davacı, davalı idarenin; ilgili memur hakkında kesinleşmiş mahkumiyet hükmü bulunmadığı gerekçesiyle talebini reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek alacak isteminde bulunmuştur. Davalı, bir kamu tüzel kişiliği olup; kural olarak, işlem ve eylemleri kamusal nitelik taşır. Somut olayda, bu davalının yasa ile kendisine verilmiş bulunan görevi yerine getirmediği ileri sürülmüştür.Görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğindedir. İdare’nin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden (re’sen) dikkate alınır. Mahkemece, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi yerine işin esasının çözümlenmesi usul ve yasaya mutlak aykırılık oluşturmaktadır. Hüküm, açıklanan nedenle yerinde görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre, davalının öteki temyiz itirazlarının ise incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.