Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4388 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4959 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 16/06/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22/12/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız fiile dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz olunmuştur.Davacı, davalının eşinin avukatlığını yapmakta iken kendi iradesi ile istifa ettiğini, bundan dolayı davalının yazılı ve görsel medyaya şahsı ile ilgili gerçek dışı, çelişkili ve hakaret içerikli beyanlarda bulunduğunu belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, davacının avukatlık görevini gereği gibi yerine getirmediğini, kendilerine sunmadığı bilgi ve gelişmeleri medya ile paylaştığını, kızının vahşi bir cinayete kurban gitmesinden dolayı içerisinde bulunduğu ruh halinin davacı tarafından bilindiğini, buna rağmen eleştiri amacı ile söylenen sözlerden davacının gündem yaratıp menfaat elde etmeye çalıştığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Yerel mahkemece; davalının, davacının vekillikten istifa etmesinden sonra, bu istifa ile ilgili yazılı ve görsel basında yayınlanan beyanlarının, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesi ile istemin bir bölümü kabul edilmiştir.Dosya kapsamından, davacının, uzun bir süre ülke gündemini meşgul eden Münevver Karabulut cinayetinde, maktulün annesinin vekilliğini bir müddet üstlendiği, davalının ise maktulün babası olduğu, davacının bu cinayetle ilgili ...Gazetesinden ...'a vermiş olduğu röportajın ardından vekillikten istifa ettiği, davacının hem bu röportajdaki beyanlarının hem de istifa etmesinin medyada geniş yankı uyandırdığı, bunun üzerine gazetecilerin davalıdan bu istifa ile ilgili görüşlerini sordukları, davalının da kızının öldürülmesinden sonra içerisinde bulunduğu ruh hali ile, davacının beklenmedik istifası ve röportajdaki beyanları ile vekillik sürecindeki tutum ve davranışlarına dair açıklamalarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının vekil olarak aile ile paylaşması gereken bilgi ve gelişmeleri onlardan gizlemesi, başkaları ile paylaşması, soruşturma sürecinde yaşananlara dair medyaya röportaj vermesi ve ardından beklenmedik istifasından dolayı davalı ile davacı avukat arasında çekişme meydana geldiği, bu hal ve şartlar altında davalının medyada yer alan sözlerinin, aile olarak yaşadıkları bir takım sorunları dile getirmek amacına yönelik olduğu, sert eleştiri mahiyetindeki bu sözlerde hukuka uygunluk sınırları aşılmadan, eleştiri hakkının kullanıldığı anlaşılmaktadır. Şu halde, medyada yer alan ifadelerin amacı, kullanıldığı yer ve ifade ediliş tarzı ile davacının içerisinde bulunduğu ruh hali dikkate alındığında eleştiri sınırları içerisinde kaldığı, doğrudan hakaret oluşturacak ifadenin bulunmadığı benimsenerek, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.