Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4334 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11978 - Esas Yıl 2014





Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 20/11/2012 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 11/06/2014 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 07/04/2015 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;a) Dava, haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, kendisine ait olan taşınmazlar üzerinde elma yetiştiriciliği yaptığını, taşınmazın kuzeyinde davalı şirket tarafından işletilen taş kırma ve eleme tesisi (taş ocağı) bulunduğunu, taş ocağının çalıştırılması sonucu çıkan toz bulutu nedeniyle meyve ağaçlarının gelişim ve verimlerinin olumsuz etkilendiğini belirterek; taşınmazın değerinde reel olarak meydana gelen azalma nedeniyle değer kaybı zararı ve üründe meydana gelen verim azalması nedeniyle ürün kaybı zararı isteminde bulunmuştur.Davalı şirket aşamalarda yaptığı savunmalarında; dava tarihi itibari ile tesisin açık alanda çalıştığını, ancak mevzuat değişikliği nedeniyle tesisin işletilmeye devam edilebilmesi için ÇED raporu alma zorunluluğu getirildiğini, bu nedenle taş ocağının faaliyetini sürdürebilmek için 2014 yılında kapalı devre sulu sisteme geçildiğini, tüm kırma ve eleme faaliyetlerinin kapalı alan içerisinde yürütülmeye başlandığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, mahallinde 11/07/2013 tarihinde ziraat mühendisi ve fen bilirkişisi refakatinde keşif yapılarak bilirkişi raporları alınmış, davacı tarafından dava açmadan önce Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/18 D.İş sayılı dosyasında alınan tespit raporu ile keşif raporu arasında oluşan çelişkileri gidermek ve tarafların rapora itirazlarını karşılamak üzere dosya üzerinden yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan 25/12/2013 tarihli bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi uyarınca istemin kabulüne karar verilmiştir.15/10/2012 tarihli tespit raporu ile 16/07/2013 tarihli keşif raporunda; taşınmazlarda oluşabilecek değer kaybının, kalıcı nitelikte olmadığı, taşocağının faaliyet süresine bağlı olarak değişebilir özellikte olduğu belirtilmiştir. Bir taşınmaza yakın mesafede bulunan ve yasal sınırların üzerinde toz salınımı yapan bir taş ocağının varlığının taşınmazın değerinde düşüşe neden olması, hayatın olağan akışı gereğidir. Ancak bu değer azalması, kalıcı nitelikte olmayıp, taş ocağında gerekli önlemler alınmaksızın faaliyet yürütülüp, yasal sınırların üzerinde toz salınımı yapıldığı sürece gerçekleşecektir. Davalı şirket savunmalarında, 2014 yılında kapalı sisteme geçildiğini ve toz indirgeme sistemi kurulduğunu belirtmiş, ancak mahkemece bu savunma yönünden bir araştırma yapılmamıştır. Şu halde mahkemece yapılacak iş; davacıya ait taşınmazlar ve davalıya ait taş ocağı başında uzman bilirkişiler refakatinde keşif icra ederek, taşınmazlar ile taş ocağı arasındaki mesafeyi tespit etmek, davalının kapalı sisteme geçildiğine ve havaya yasal sınırlardan daha düşük düzeyde toz salınımı yapıldığına dair savunmasını araştırmak, bu hususlarda gerekli tespit ve ölçümleri yaptırmak, davacının hissedar olduğu taşınmazlarda davalının işletmesi nedeniyle değer kaybı oluşup oluşmayacağını belirlemek ve sonucuna göre karar vermektir. Eksik araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.b) Dosya arasına getirtilen tapu kayıtlarından, davaya konu 104 ada 50 ve 62 parsel nolu taşınmazlarda, davacının 1/3 hisse sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Değer kaybı alacağı, taşınmazın mülkiyetine bağlı bir alacak olup, taşınmazlarda değer kaybı var ise; davacı yararına ancak hissesi oranında tazminatına hükmedilebilir. Aksi yöndeki kabul yerinde olmadığından, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2-a-b) numaralı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalı yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.