MAHKEMESİ : İstanbul 20. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/09/2011NUMARASI : 2011/62-2011/310Davacı B.. G.. vd vekili Avukat Y..K.. tarafından, davalı E.. A.. aleyhine 08/02/2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 20/09/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı M..N..A..ın tüm, davacı B.. G..'ün aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davacı B.. G..'ün diğer temyiz itirazlarına gelince;Dava, kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, müvekkillerinden M.. N. A.ın, diğer müvekkili B.. G..'ün kızı olup, aynı zamanda davalı E.. A.. ile baba bir anne ayrı kardeş olduğunu, davalının, M. N.'nın doğduğu günden bu yana babaları olan M. A.ın servetinden yararlanmaması için elinden gelen her türlü şeyi yaptığını, davalının, M. N.nın babasının malvarlığının paylaşıma girecek olmasını hiçbir zaman kabul etmediğini, davacı M.. N.nın kayyımı tarafından İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/324 Esas sayılı dosyası ile açılan davada, davalının babasının tüm iddiaları reddedilerek babalığa hükmedilmesine rağmen davalının aynı nedenlerle nesebin reddi davası açtığını, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların müvekkillerinin kişilik haklarına haksız saldırı teşkil ettiğini beyanla manevi tazminat talep etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin bir gerçeği ortaya çıkarmak istediğini ve bunun içinde yasaların ve anayasanın sağlamış olduğu hak arama hürriyeti kapsamında adli mercilere başvurduklarını, davaya konu dilekçe de kullanılan dilin makul ve ölçülü olduğunu, bu nedenle haksız ve temelsiz davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davaya konu dava dilekçesinin nesebin reddine yönelik olduğundan davalının davacı M.. N...'nın babasının başka bir kişi olduğunu ileri sürmesinin doğal olduğu, bu iddiayı ileri sürmese nesebin reddi davasını açamayacağı, davacılarca hakaret dolayısı ile yapılan şikayet sonucunda takipsizlik kararı verilip kesinleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Davaya konu Sarıyer Aile Mahkemesinin 2010/1144 Esas sayılı dosyasındaki nesebin reddi talebine yönelik dava dilekçesinde davalı E.. A.., babası merhum M. A.ın N. A.'ın doğumundan önce geçirmiş olduğu hastalık dolayısı ile baba olmasının imkansız olduğunu, B.. G..'ün M. A. ile ilişkisi olduğu dönemde başka erkeklerle de ilişkisinin bulunduğunu, bu durumu başkalarından duyduğunu, yeni öğrendiğini, babası merhum M.. A..'ın iradesinin fesada uğradığını iddia etmiştir.İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/324 Esas sayılı dosyasında, davacı M.. N..'nın kayyımı tarafından dava dışı M. A. aleyhine babalık davası açıldığı,diğer davacı B.. G..'ün müdahil olduğu, davalı M. A.. tarafından N..A...'ın doğumundan önce geçirmiş olduğu hastalık dolayısı ile baba olmasının imkansız olduğu, B.. G.. ile ilişkisi olduğu dönemde davacı B.. G..'ün başka erkeklerle de ilişkisinin bulunduğunun iddia edildiği, yapılan yargılama sonucunda Adli tıptan alınan raporlar ve dinlenen tanık beyanlarına göre, müdahil B.. G..'ün iddiaların aksine mazbut bir kadın olduğu, iffetsiz yaşantısının bulunmadığı, davalı Mazlum ile uzun süre davalı tarafından döşenen evde birlikte yaşadıkları, davalının bekar olduğunu söylediği, davacı müdahil tarafından sonradan evli olduğunun öğrenildiği gerekçesi ile 25/12/1991 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiştir.Bu kapsamda aynı iddiaların tartışılıp değerlendirildiği kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen davalının yeniden aynı gerekçeleri ileri sürerek nesebin reddi davası açması hak arama özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Davacı B.. G..'ün Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu'nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik hakları saldırıya uğramış olup uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davacı B.. G.. yararına BOZULMASINA,davacı M.. N.. A..'ın tüm, davacı B.. G..'ün diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve temyiz eden davacı B.. G..'den peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.