Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3970 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3577 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vd. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 06/01/2012 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 08/01/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ve davacılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, hatalı tedavi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tahsil istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, yargı yolu bakımından davanın reddine dair kararın kesinleşmesi üzerine 08/01/2013 tarihli ek karar ile vekalet ücretine dair verilen karar, taraflarca temyiz edilmiştir. 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 331/2 maddesinde; ''Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder.'' biçiminde düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıdaki yasal düzenleme 6100 sayılı HMK'da düzenlenmiş olup hiç kuşkusuz adli yargı yerinde görülecek davalarda ve adli mahkemeler arasındaki görevsizlik kararlarında uygulanmalıdır. Buna göre açıklanan maddede ''davaya bir başka mahkemede devam edilmesi'' hali düzenlenmiştir. Oysa yargı yolu bakımından görevsizlik kararlarında, davaya başka bir mahkemede devam edilmesi söz konusu olmayıp, kendine has usul kuralları bulunan farklı yargı yerinde yeniden açılan bir dava söz konusudur ve bu dava adli yargı yerindeki davanın devamı niteliğinde değildir. Tüm bu açıklamalar gözetildiğinde; yargı yolu bakımından davanın reddine dair verilen karar ile birlikte vekalet ücretine de karar verilmelidir. Ancak yargı yolu bakımından davanın reddine dair verilen karar ile vekalet ücretinin hüküm altına alınmamış olması ''tavzih'' müessesesi ile düzeltilebilecek maddi hata niteliğinde değildir. Şu halde yargı yolu bakımından ret kararının kesinleşmesinden sonra ek karar ile vekalet ücretine karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle 08/01/2013 tarihli ek kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle davacılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davacılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.