Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3812 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 2288 - Esas Yıl 2008





Davacı H……. vekili avukat İlyas tarafından, davalı Mustafa aleyhine 20.09.2004 gününde verilen dilekçe ile tazminat ve eşya iadesi istenmesi üzerine, mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.10.2007 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, ziynet eşyasının iadesi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, resmi nikah kıymadan davalı ile bir yıl süreyle evlilik yaşadığını ve evliliklerinin bozulmasına davalının neden olduğunu, düğünde takılan ziynet eşyalarının davalıda kaldığını belirterek, ziynet eşyalarının iadesini ve manevi tazminat istemiştir. Davalı, davacının akrabası olduğunu, evlendikten sonra resmi nikah yapmak için Adana'da çalışmalar başlattığını, davacıdan kaynaklanan nedenle resmi nikahın kıyılamadığını, psikolojik rahatsızlığı nedeniyle hastanede yattığı sırada davacıyı kardeşinin babasının evine götürdüğü, ziynet eşyalarının davacıda kaldığını, davacı ile resmi nikah yapmadıkları için manevi tazminatla sorumlu tutulamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının bir süre davalı ile evli kaldığını, davacının yaşadığı sosyal çevre gözetildiğinde dul bir insanın yeniden evlenmesinin güç olduğu gerekçesiyle manevi tazminat ve ziynet eşyaları yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davaya konu olan olayda davacı, ziynet eşyalarının nikahsız kocası davalıda kaldığını İleri sürmüş, adı geçen İse bu eşyaları davacının müşterek evi terk ederken yanında götürdüğünü savunmuştur. Hayat deneyimlerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olmasıdır. Diğer taraftan, bunlar rahatlıkla götürülebilen çeşitlerdendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının onları yanında götürmesi tabiidir. O halde, kadının evi terk ederken ziynet eşyasının zorla elinden alındığı veya götürmesine engel olunduğu kanıtlanmadıkça, kadın tarafından götürüldüğünün kabulü gerekir. Davacı, dava dilekçesinde, davaya konu ziynet eşyasının götürülmesine engel olunduğunu veya zorla elinden alındığını iddia etmemiştir. Bu yolda bir ispat da yoktur. Hal böyle olunca, o eşyanın evde kaldığını düşünmek mantığa aykırı düşeceğinden, ziynet niteliğinde olan eşya hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru değildir. Ayrıca davacı, davalı ile nikahsız evlendiğinde reşit olup, resmi nikah yapılmamış olması davacının kendi kusurunu oluşturur. O nedenle, manevi tazminat koşulları da oluşmamıştır. Açıklanan nedenlerle davanın tümden reddi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA}} ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.