Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3772 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6558 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ankara 17. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 23/01/2013NUMARASI : 2012/134-2013/32Davacı R.. E.. vekili tarafından, davalı A.. U.. aleyhine 08/03/2012 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/01/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, Milliyetçi Hareket Partisi Aydın Milletvekili olan davalının Nazilli İlçe kongresinde yaptığı konuşmayla kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu ileri sürerek manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davalının yaptığı konuşmada davacıya yönelik kişilik haklarına saldırı oluşturacak ifadeler kullanıldığı kabul edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Kişide oluşan manevi zararın giderilmesi bakımından hakimin olayın özelliklerine, fail ve mağdurun durumlarına, kişilik değerlerinde meydana gelen eksilmenin niteliğine göre manevi tazminat olarak bir miktar paranın ödenmesine veya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesi gereğince tazminat yerine diğer bir tazmin yoluna başvurması mümkündür. Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesi "Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir." şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda; davacı Başbakan'ın atamalar konusunda isabetli davranmadığı yönünde davalı tarafından yorum yapılırken, yakışıksız bir ifade kullanıldığı açık ise de; bu ifadenin muhatabı davacı açısından hakaret olarak değerlendirilmesi doğru değildir. Zira nezakete aykırı her söz tazminatı gerektiren saldırı türünden sayılamaz. Ancak bu sözler, sarf eden davalı yönünden söyleyeni ayıplamayı gerektirecek sözler olarak kabul edilebilir. Buna göre mahkemece, davalının kınanması ile yetinilmesi gerekirken, bir kısım manevi tazminat ile sorumlu tutulması dosya kapsamına uygun bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.