MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat .. tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 08/12/2011 gününde verilen dilekçe ile kurum zararının istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/09/2014 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalılar ... ve .. vekili tarafından, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 22/03/2016 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılardan asiller ... ve ... ile karşı taraftan davacı vekilleri Avukat .. ve Avukat .. geldiler. Diğer davalılar adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.Dava, kurum zararının ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar davacı ... davalılardan .... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.Davacı . ... çalışan davalıların 2008-2009 yıllarına ilişkin kurumun döner sermaye faaliyetlerinin incelenmesi sonucu stopaj vergisi, damga vergisi, karar/sözleşme pulu kesintisi ve .. tevkifatı yapmadan ödeme yapmaları nedeni ile kurumu zarara uğrattıklarını iddia ederek uğranılan zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalılar, davayı kabul etmediklerini, döner sermaye işletmesinin ... bağlı olduğunu, ... kontrolörlerince yapılan incelemelerde herhangi bir sorun tespit edilmediğini, davacı Bakanlığın anılan zararın tazminini isteyemeyeceğini, esasen talep edilen alacağın vergi alacağı olup mükellefinin döner sermaye işletmesi olduğunu, ... döner sermaye işletmesinde tarh ve tahakkuk ettirdiği bir vergi alacağının bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu uyarınca davalıların anılan kesintileri yapmamaları nedeniyle davacı kurumu zarara uğrattıkları belirlenerek bilirkişi raporunun hüküm fıkrasından sayılmasına karar verilip istem kısmen kabul edilmiştir.Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden, gerek müfettiş raporu gerekse bilirkişi raporunda dava konusu alacağın kesinti yapılarak vergi dairesine yatırılması gereken stopaj ve gelir vergisi alacağına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim davacı .. müfettişinin incelemesi sonucu hazırlanan rapor ... da gönderilmiş, ... tarafından yeniden yapılan inceleme sonunda ... hitaben yazılan 30/09/2011 tarihli cevapta, müfettiş raporunda belirtilen kamu alacağının, 6183 sayılı Kanun uyarınca takibi gereken kamu alacağı olduğu, takip ve tahsili için tüm bilgi ve belgelerin tahsil dairesi olan ilgili vergi dairesine gönderilmesi gerektiği sonucuna varıldığının bildirildiği görülmüştür. Sonrasında vergi dairesince .. resen tarh ettirilen gelir vergisi ve stopaj vergisi ile bunlara istinaden tahakkuk ettirilen vergi ziyaı tutarının 6183 sayılı Kanun uyarınca tahsili yoluna başvurulduğu, .. TL'nin tahsil edildiği anlaşılmıştır.... hitaben yazdığı ve temyiz aşamasında ibraz edilen 16/09/2015 tarihli belgede Bakanlık müfettişlerinin talebi doğrultusunda ... sermaye İşletmesinin 2008 ve 2009 yıllarına ait işlemleri üzerinde eldeki davaya konu edilen hususlarda yürütülen vergi incelemesi sonucunda .. raporu esas alınmadan resen tarh ettirilen gelir vergisi ve stopaj ile bunlara istinaden tahakkuk ettirilen vergi ziyaı tutarının muhatap Müdürlükçe rızaen ödenmemesinden ve yargı yoluna başvurulmasından dolayı aleyhte sonuçlanan mahkeme kararı doğrultusunda icra kanalıyla ödenen ... TL ile ilgili olarak resen tarhiyatı yapılan .... TL tutarındaki 17 aylık kira stopajı ve buna karşılık gelen ... TL vergi ziyaı tutarı toplamı olarak ... TL'nin kamu zararı olarak değerlendirilebileceği, ancak kurumun iştigal konuları ile sınırlı bir faaliyet alanı olduğu ve ticari bir işletme gibi yaygın bir ticari faaliyeti bulunmadığı ve işletmelerin bu konuda ihtisas gerektiren mali müşavirlik hizmeti almadıkları, personelin 2008-2009 yıllarında gider pusulası ile yaptığı yoruma açık işlerle ilgili yine Maliye Bakanlığı görüşlerini esas alarak hareket etmiş olmaları ve bu kapsamda tecrübe olabilecek daha evvel her hangi bir inceleme ya da denetim geçirmemiş olmaları ayrıca kurumun aleyhinde sonuçlanan Mahkeme kararında konunun usul yönünden değerlendirilip hukuki uyuşmazlık boyutuyla değerlendirilmemiş ve bu konuda personele Mahkeme kararıyla bir kusur atfedilmemiş olması Müdürlüğün o dönemde yargı sürecinde yol gösterecek bir avukatının olmaması yanında Müdürlükte hem saymanlardan müteşekkil heyet hem de .. tarafından başlatılan ve ... devam eden inceleme süreci ve 2015 yılına kadar süren yazışmaların ve konunun hem ... intikal ettirilmesi hem de aynı zamanda Bakanlıkça işlem yapılmasından kaynaklanan ikili durumun personelde kafa karışıklığına neden olması, ayrıca .. sermaye İşletmesinde .. yapılan her iki incelemede de bir usulsüzlük tespit edilmemiş olmasının verdiği özgüvenin uzlaşma talebinden vazgeçilmesinde etkili olduğu göz önüne alınarak süreçteki personelin kasıt, kusur ya da ihmali görülmediğinden bu ödemeyle rücuya ilişkin herhangi bir işlem yapılmasına gerek olmadığı sonucuna varıldığı bildirilmiş Müsteşarlık makamının da ilgili yazıyı onaylamış olduğu görülmüştür. Şu durumda Mahkemece, dava konusu edilen alacağın gelir vergisi ve stopaj vergisine ilişkin bulunması nedeniyle cezalı ödenmiş olması durumunda kusurları ile cezalı ödemeye sebebiyet verenlerin sorumlu tutulabileceği gözetilerek davacı 16/09/2015 tarihli Müsteşarlık makamına hitaben yazdığı yazıda anılan .. dosyası getirtilip incelenmeli, yazının ekinde yer alan iç denetim raporlarına göre gerekli görülürse yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak davalıların kusurları ve sorumluluklarının belirlenmesi gerektiğinden eksik inceleme ile verilen kararın bozulması gerekmiştir. Kabule göre de Mahkemece, 6100 sayılı .. 297/2. maddesinde gösterilen “ ....” düzenlemesine uygun olmayacak biçimde bilirkişi raporunun hüküm fıkrasından sayılmasına biçiminde hüküm kurularak infazda tereddüt oluşturulması da doğru değil ise de yukarıda anılan bozma nedenine göre bu yön yalnız eleştirilmekle yetinilmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle temyiz eden davalılar .... ve ... yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının tüm, davalılar .... ve ... öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.