Davacı K.H. tarafından, davalı DEPAR Şanlıurfa İl Teşkilatı aleyhine 5/12/2001 gününde verilen dilekçe ile teşkilatın feshinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17/4/2002 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 29.9.2003 günlü yazısında, temyiz edilmemek suretiyle kesinleşen Şanlıurfa Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 17.4.2002 gün ve 2001/1213 E., 2001/356 K. sayılı kararının kanun yararına bozulmasının Adalet Bakanlığı tarafından istenildiği ve bozma nedeni olarak; siyasi partilerin kuruluşu, çalışmaları, denetimleri ve kapatılmalarının ayrıntılı bir biçimde 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nda düzenlendiği, siyasi partilerin il başkanı ile il yönetim kurulunu işten el çektirme yetkisinin anılan Yasa'nın 19/5. maddesi uyarınca partinin merkez ve karar yönetim kuruluna, ilçe başkanı ile ilçe yönetim kurulunu el çektirme yetkisinin ise 20/8. madde uyarınca il yönetim kurulu veya merkez yönetim kuruluna ait bulunduğu, il ve ilçe kongrelerinin yapılmamasının büyük kongrenin de yapılmaması sonucunu doğurabileceği, bu durumda aynı Yasa'nın 98. maddesi gereğince Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Anayasa Mahkemesinde siyasi partinin kapatılması davası açılacağının öngörüldüğü, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 118. maddesinde yer alan "Bu kanunla, 22 Kasım 1972 tarihli ve 1630 sayılı Dernekler Kanunu'na yapılan atıflar hakkında, sözkonusu Kanunda yer alan ve bu Kanun hükümlerine aykırı bulunmayan ceza müeyyideleri, siyasi partiler ve sorumlular hakkında da uygulanır." hükmünün suç teşkil eden eylemlerle ilgili olup siyasi partilerin il ve ilçe teşkilatlarının yasal süre içinde yapılmaması durumunda uygulama yeri bulunmadığı, mahkemece, anılan hükümler nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğunun bildirildiği belirtilerek, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nın 427/6. maddesi uyarınca, hükmün kanun yararına bozulması istenilmiştir. Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden; Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 5.12.2001 günlü talepname ile; Genel Merkezi Ankara'da bulunan Değişen Türkiye Partisi'nin, 18.5.1998 tarihinde Şanlıurfa İl örgütünün, 8.5.1998 tarihlerinde de Şanlıurfa Merkez İlçe örgütünün kurulduğunu, parti tüzüğünün 33. maddesi gereğince olağan genel kurul toplantısının en az iki, en çok üç yılda yapılması gerekirken il ve ilçe örgütlerinin kuruluşlarından bu yana üç yıl geçmiş olmasına rağmen genel kurul toplantısının yapılmadığının anlaşıldığı belirterek, Değişen Türkiye Partisi'nin İl ve Merkez İlçe örgütünün 2830 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 118. maddesinin yollaması ile 2908 sayılı Dernekler Yasası'nın 50/2. maddesi gereğince feshine karar verilmesi isteminde bulunduğu; mahkemece, Değişen Türkiye Partisi'nin İl ve Merkez İlçe örgütlerinin, tüzükte belirtilen sürede olağan genel kurul kongresini yapmadığı sonucuna varılarak, adı geçen partinin Şanlıurfa İl Teşkilatı ile Merkez İlçe Teşkilatının 2908 Sayılı Yasa'nın 50/2. maddesi gereğince feshine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Anayasa'nın 68 ve 69. maddelerinde parti kurma, partilere girme ve siyasi partilerin uyacakları esaslar belirlenmiş; 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 98 ve 104. maddelerinde de benzer düzenlemelere yer verilmiştir. Anayasa'nın parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma başlığını taşıyan 68. maddesinde; vatandaşların siyasi parti kurma, usulüne göre partilere girme ve partilerden ayrılma hakkına sahip bulunduğu; siyasi partilerin, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olduğu ve önceden izin alınmadan kurularak, Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde faaliyetlerini sürdürecekleri; yine Anayasa'nın siyasi partilerin uyacakları esasları belirleyen 69. maddesinde; siyasi partilerin faaliyetlerinin, parti içi düzenlemelerinin ve çalışmalarının demokrasi ilkelerine uygun olacağı, bu ilkelerin uygulanmasının yasa ile düzenleneceği ve siyasi partilerin kapatılmasının, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanacağı hükme bağlanmıştır. Yine, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 98. maddesinde; siyasi partilerin kapatılması davalarının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Anayasa Mahkemesinde açılacağı ve Anayasa Mahkemesince verilen kararın kesin olduğu; aynı Yasa'nın 104. maddelerinde de, Anayasa'daki yasaklara aykırılık durumunda siyasi partinin kapatılmasının düzenlendiği 101. maddesinin kapsamı dışında kalan ve bu Yasa'nın emredici hükümleriyle diğer yasaların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine uymayan siyasi parti aleyhine Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurulacağı biçiminde düzenlemelere yer verilmiştir. Yasa koyucunun, Anayasa'da yer verdiği bu düzenlemelerle siyasi partileri, dernek ya da benzer kurumlardan farklı ve ayrıcalıklı bir yapı olarak değerlendirdiği; kişilerin siyasi parti kurup örgütlenerek, görüş ve düşüncelerini özgürce ortaya koymalarını Anayasa güvencesi altına aldığı, bu güvencesinin sağlanması amacıyla da siyasi partilerle ilgili davalara Anayasa Mahkemesi'nin bakılmasını öngördüğü anlaşılmaktadır. Ayrıca, Anayasa'da ve Siyasi Partiler Yasası'nda, siyasi partiler hakkında açılacak davaların görüm ve çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu konusunda bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. Şu durumda, Anayasa kurallarının güvencesi altında kurulup örgütlenen davalı siyasi partinin, il ve ilçe örgütlerinin kuruluşlarından itibaren üç yıl geçtiği halde genel kurul toplantısını yapmamış olması olgusunun 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 104. maddesindeki düzenlemeye uygunluğunun değerlendirmesini yapacak olan yargı yeri adli yargı değil, Anayasa'nın 69 ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 98 ve 104. maddeleri gereğince Anayasa Mahkemesi olduğu sonucuna varılmaktadır. Diğer yandan; 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 118. maddesinde yer alan ve bu Yasayla, 22 Kasım 1972 tarihli ve 1630 sayılı Dernekler Kanununa yapılan atıflar hakkında, söz konusu Yasa'da yer alan ve bu Yasa hükümlerine aykırı bulunmayan ceza müeyyidelerinin, siyasi partiler ve sorumluları hakkında da uygulanacağı biçiminde düzenleme içeren hüküm, madde metninde de belirtildiği gibi, ceza yaptırımı ile ilgilidir ve bir siyasi partinin her hangi bir örgütünün kapatılmasına gerekçe olamayacağı da açıkça anlaşılmaktadır. Mahkemece, açıklanan yönler gözetilerek, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemi kabul edilerek, yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nın 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA; gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine 9/2/2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.