Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3366 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4689 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... Bakınlığı vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 16/10/2008 gününde verilen dilekçe ile rücuan tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22/09/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince; Dava, rücuan tazminatın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalının askerlik görevini yaparken tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu nöbet arkadaşının ölümüne sebebiyet verdiğini, şehit erin yakınları tarafından açılan tam yargı davasında tazminat ödemeye mahkum edildiğini belirterek, ödenen tazminatın masrafları ile birlikte rücuan tazminini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacı kurumca şehit erin yakınlarına ödenen tazminatın davalıdan tazminine karar verilmiştir. Rücuun amacı, birlikte sorumlular arasında hakkaniyete göre denge kurmaktır. BK'nun 50. maddesi, hakimin takdirini temel almıştır. Anılan madde buyruğuna göre , ilgililerin birbirlerine karşı rücu hakları olup olmadığını ve varsa kapsamını hakim takdir edecektir. Bu madde, her ne kadar birden çok kimselerin ortak kusurlarıyla zarar oluşturmalarını düzenlemiş ise de onu izleyen 51. maddedeki birden çok kişilerin değişik hukuksal nedenlerden sorumluluğunda da belirtilen kural geçerlidir. Öyleyse, çok tipli teselsülde de hakim, rücu kapsamını takdir durumundadır.Kusur, kapsam belirlemede etkin ise de hakkaniyet de onunla birlikte değerlendirilmesi gereken önemli öğelerdendir. Davalı, Anayasa’nın 72. maddesi gereği, hakkı olan askerlik görevi sırasında kusuru ile zarara yol açmıştır. Hizmetin karşılığında ücret almaması ve bu hizmetin anayasal bir görev niteliğinde olması nedeniyle, tazminatın tamamından sorumlu tutulması, hakkaniyet öğesinin kapsam belirlemede dikkate alınmamış olunması sonucunu doğurur. Şu durum karşısında anılan öğe değerlendirmeye katılarak tazminattan belirli bir indirim yapılması gereklidir. Yerel mahkemece bu yönün gözetilmemesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentde gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalının öteki temyiz itirazlarının ise (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.