MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ....vekili Avukat.... tarafından, davalılar ... vdl. aleyhine 04/10/2006 gününde verilen dilekçe ile haksız eyleme dayalı ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/06/2008 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 26/02/2013 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan kimsenin gelmediği görüldü, davacılar vekili Avukat ....'ın mazeret telgrafı gönderdiği, başka duruşması olduğundan duruşmaya gelemeyeceğini ve kararın bozulmasını istediği görüldü. Okundu, dosyasına konuldu. Mazeret kabul edilmedi. Açık yargılamaya devam olundu. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildiken sonra dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Diğer temyiz itirazlarına gelince; a-Dava, haksız eylem sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan ... yönünden davanın görev yönünden reddine, diğer davalılar hakkında kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dosya kapsamından mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan destek zararlarından herhangi bir gerekçe de gösterilmeksizin daha düşük miktarlarda tazminata hükmedildiği görülmüştür. Hüküm altına alınan tazminat miktarına ne şekilde ulaşıldığı anlaşılamamaktadır. Karar, bu yönden denetime elverişli olmayıp bozmayı gerektirmiştir. b-Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.Dava konusu olayda, olayın gelişimi, kusur durumu, davacıların ölene olan yakınlıkları ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarları azdır. Davacılar yararına daha yüksek düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere de karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2/a-b) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar yararına BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.