Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 329 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12697 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 28/12/2009 gününde verilen dilekçe ile haksız eyleme dayalı manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 26/04/2011 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 27/11/2012 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. ... tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.Dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, dava reddedilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir. Davacı, davalının kendisiyle evli olduğunu bildiği halde eşi ile birlikte olması, evlilik birliğinin bu eylem nedeniyle bozularak kişilik hakkına ağır saldırıda bulunulması nedeniyle manevi tazminat istemiştir.Davalı taraf, davanın zamanaşımına uğradığını, açılan boşanma davasında davacı eşinin bu nedenle manevi tazminatla sorumlu tutulduğunu, aynı eylem nedeniyle yeniden kendisinden manevi tazminat istenemeyeceğini, zira manevi tazminatın bölünmezliği ilkesine aykırılık teşkil edeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkeme, davacı ile eşi arasında görülen boşanma davasında eşin sadakatsizliği nedeniyle manevi tazminata hükmolunduğunu, davalı ve eşin ortak kusuru ile eylemin gerçekleştiğini, aralarında teselsül bulunduğunu, davacının manevi tazminatla ilgili alacağının tümünü eşinden istemekle manevi tazminatın tekliği ilkesi gereği artık davalıdan tazminat isteyemeyeceği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 185. maddesine göre "...evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur...Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar."Borçlar Kanunu'nun 41. maddesinde haksız fiile ilişkin olarak "Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ve haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur. Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahıs, kezalık o zararı tazmine mecburdur." hükmü yer aldığı gibi 49. maddede kişilik hakkına yönelik zararlar bakımından "Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir." hükmüne de yer verilmiştir.Yukarıdaki düzenlemelere göre, evlilik birliğinde eşlerin yükümlülüklerinin yasal düzenleme altına alındığı ve sadakat borcunun da bunların içinde yer aldığı görülmektedir. Eşin sadakat yükümlülüğünün ihlali, evlilik sözleşmesi ile bağlandığı borcun ihlali niteliğinde olup onunla ahlaka aykırı ve gayrıresmi birlikteliğe giren üçüncü kişinin eylemi ise haksız fiil niteliğindedir. Böyle bir birliktelik yaşayan eş ile üçüncü kişinin ortak kusurlarıyla zarar meydana gelmiş olduğundan aralarında Borçlar Kanunu 50. maddesi anlamında tam teselsüle dayalı olarak müteselsil sorumluluk vardır. Başka bir anlatımla zararın, eş ve üçüncü kişiden biri veya bir kaçından istenmesi mümkündür. Somut olay itibariyle, davacı eşin eylemi ile davalının eylemleri ayrı olup boşanma davasında davalının taraf olarak yer alamayacağı da gözetildiğinde müteselsil sorumlu durumundaki davalıdan da manevi tazminat istenmesi mümkündür. Dava dışı eşin tazmin yükümlülüğünün sadakat hükümlerine aykırılık olmasına karşın davalının davacıya karşı bir sadakat yükümlülüğü bulunmaması, eyleminin davacının sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olması da davalının bu eylemi nedeniyle tazminat sorumlusu olmasını gerektirir. Şu durumda, davalının eyleminin davacı eşinin eyleminden ayrı olduğu gözetilerek davacı yararına uygun bir miktarda manevi tazminata hükmolunmak gerekirken yazılı gerekçe ile davanın tümden reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve davacı yararına takdir olunan 900.00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, temyiz eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.