Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3260 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4617 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı (...) ... aleyhine 03/11/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat, davalı tarafından cevap dilekçesi ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve karşı davanın reddine dair verilen 08/12/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davalının karşı davaya yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davacı ve davalının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;Dava ve karşı dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, dava dışı avukatların vekalet ücreti alacağının tahsili amacı ile yürütülmekte olan icra ve dava dosyalarında, davacı-alacaklı vekili olarak görev yaptığını, davalının alacağa esas teşkil eden vekalet ücreti sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığı, sahte atıldığı ve bu sahteciliği bile bile avukatlık görevini yaptığından bahisle hakkında savcılığa ve baroya suç duyurularında bulunduğunu, yapılan soruşturma sonucunda imzanın davalının eli ürünü olmasından dolayı hakkında takipsizlik kararı verildiğini, davalı hakkında iftira suçundan mahkumiyet kararı verildiğini belirterek, haksız şikayete dayalı manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, tazminat isteme koşullarının gerçekleşmediğini, ceza mahkemesi kararının kesinleşmediğini, diğer avukatların da aleyhine benzer davalar açtığını belirterek, davanın reddini savunmuş, karşı dava ile de davacının aleyhine dava açarak neden olduğu zararlardan dolayı manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Yerel mahkemece, asıl davanın anayasal şikayet hakkı kullanıldığından bahisle reddine, karşı davanın ise harç yatırılmadığından dolayı reddine karar verilmiştir.Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden; davalının, vekalet ücreti sözleşmesini sahte olarak tanzim ettikleri, ayrıca yasa dışı tercüme edilmiş sözleşmeyi kullandıkları ve onayladıklarından bahisle davacı ve dava dışı avukatlar hakkında baroya ve savcılığa “özel belgede sahtecilik ve avukatlık görevini kötüye kullanmak” suçlarından suç duyurularında bulunduğu, baro tarafından; taraflar arasındaki meselenin hukuki ihtilaf arz etmesi, davacı tarafından onaylanan sözleşmenin aslının olmasından dolayı davacı hakkında disiplin kovuşturması yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, savcılık tarafından ise; sözleşmedeki imzanın davalının eli ürünü olduğu tespit edildiğinden davacı ve dava dışı avukatlar hakkında takipsizlik kararı verildiği, bunun üzerine davalı hakkında yapılan şikayet üzerine iftira suçundan kamu davası açıldığı, .... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 18/03/2010 tarih ve 2008/200 Esas sayılı kararı ile, davalının iftira suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, kararın davalı tarafından temyiz edildiği ve henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.Kural olarak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) madde gereği; ceza mahkemesince verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de, Hukuk Hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp Ceza Mahkemesinin maddi vakıaların belirlenmesine ilişkin mahkumiyet kararı hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olup taraflar yönünden kesin delil niteliği taşımaktadır. Davaya konu olayda; ceza yargılaması sonucunda verilecek kararın eldeki davayı etkileyecek nitelikte olması, ceza ve hukuk yargılamasında çelişkili kararlar verilmesinin önüne geçmek bakımından, temyiz aşamasında bulunan ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 18/03/2010 tarih ve 2008/200 Esas sayılı dosyasının kesinleşmesi beklenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacı ve davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davalının karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle reddine ve temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 25/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.