Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3170 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5218 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... ... tarafından, davalı ... ve diğerleri aleyhine 10/07/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/02/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız fiil nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Dosya kapsamından, taraflar arasında görülen istihkak davasına davalılarca, davacı avukat ile davalı ...'in imzalarını taşıyan, 13/05/2010 tarihli "borç ödeme sözleşmesi" başlıklı bir belgenin sunulduğu, davacının belge altındaki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek davalılar hakkında suç duyurusunda bulunması ve imzanın takliden atıldığının tespit edilmesi üzerine, özel belgede sahtecilik suçundan .... Asliye Ceza Mahkemesinin 30/05/2012 tarihli ve 2011/159 esas, 2012/276 sayılı kararı ile davalıların cezalandırılmasına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, ceza dosyasına konu olayda davalıların eylemlerinin, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ve davacının manevi elem ve ızdırap duyduğu gerekçesi ile istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın "Şahsi Menfaatlerin Haleldar Olması" başlığını taşıyan 49/1. maddesinde; "Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir." hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda davacı, davalılar tarafından imzası taklit edilerek borç ödeme sözleşmesi hazırlanması ve dava dosyasına delil olarak sunulması nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Tazminata konu edilen eylem haksız olmakla birlikte, kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir ve manevi tazminatı gerektirmez. BK'nın 49. maddesindeki koşullar oluşmadığından davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile kısmen kabulüne hükmedilmesi, usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığında ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.