MAHKEMESİ : Hatay 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/06/2012NUMARASI : 2011/176-2012/314Davacı M.. Ö.. vekili Avukat .. tarafından, davalı İ.. Y.. aleyhine 09/05/2011 gününde verilen dilekçe ile araç mülkiyetinin tespiti ve tescil istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12/06/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince;a-Dava, araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, dava konusu aracını satması için G.. Oto Galeri sahibi M.. G..e bıraktığını, onun tarafından kendini M..E.. A.. olarak tanıtan şahsa satıldığını, aracının bu kişi veya kişilerce Hatay 1. Noterliğinin 24.02.2011 tarih ve 3073 yevmiye nolu araç satış sözleşmesine istinaden sahte kimlik kullanılarak davalıya satışının ve devrinin yapıldığını öğrendiğini, davalı ile noterde her hangi bir sözleşme yapmadığını, aracın halen davalı adına kayıtlı bulunduğunu belirterek, noter sözleşmesinin yok hükmünde olduğunun tespitine, davalı adına kayıtlı olan aracın trafik kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.Davalı, davacının dava konusu aracı satması için dava dışı oto galericisi M.. G..e bıraktığını, dava konusu aracı kendisini M.. Ö.. olarak tanıtan kişiden noter satış sözleşmesi ile iyiniyetli olarak satın aldığını, ödediği satış bedelinin depo edilmesi halinde davacının talepte bulunabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; dava konusu aracın Hatay 1. Noterliğinin 24.02.2011 tarih ve 3073 yevmiye nolu sözleşmesi ile davalıya satışı yapılırken davacı adına sahte kimlik ve imza kullanıldığı, sahte kimlik ve imza kullanılarak yapılan işlemlerin yok hükmünde olduğu, yok hükmünde olan bir işlemde iyiniyetten bahsedilemiyeceği ve trafik sicilinde yapılan tescilin yolsuz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 33 VEB 74 plaka sayılı aracın trafik kaydında davalı adına olan kaydın iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.Türk Medeni Kanunu 988. maddesi; bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir.Bir malın zilyedi, onu başkasına emanet etmiş olmayıp, çaldırma, gasp, unutma gibi bir sebeple elinden çıkarmış bulunuyorsa, üçüncü şahıs böyle bir malı iyiniyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Medeni Kanunun 989. maddesi bu hususta açık düzenleme içermektedir. Taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyed,o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir.Görülüyor ki kanun iyi niyetin korunması hususunda, emaneten bırakılan mallarla, sahibinin elinden rızası olmadan çıkan mallar hususunda bir ayırım yapmıştır. Bu ayırım şu düşünceye dayanmaktadır; malı başkasına emaneten bırakan kimse az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca, bir malı iyiniyetle iktisap eden üçüncü şahsın menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte, rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi, iyiniyetli üçüncü şahıs bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs, gerekse daha sonraki müktesipler aleyhinde açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır. Böyle hallerde, iyiniyetli üçüncü şahsın bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı, yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse, mahkeme, asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez. Hukuk Genel Kurulunun 25/09/2002 tarih, 2002/4-608 E, 2002/643 K sayılı ilamı da bu yöndedir. Dava dosyasının ve dosya içerisinde bulunan Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2011/37779 soruşturma nolu dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından oto galeri işi ile iştigal eden dava dışı Mustafa Güneş'e dava konusu aracın satılması için bırakıldığı, bu kişi tarafından kendisini M.. E.. A.. isimli meçhul şahsa haricen satılarak teslim edildiği, Hatay 1.Noterliği'nin 24.02.2011 tarih ve 3073 yevmiye nolu araç satış sözleşmesi davacı adına düzenlenen sahte kimlik ile davalı adına araç satışının ve devrinin gerçekleştirildiği, davacının şikayeti üzerine davalı adına kayıtlı bulunan aracın kolluk görevlilerince davacıya teslim edildiği anlaşılmaktadır.Davacı kendi adına kayıtlı aracı, satması için oto galericisine teslim etmiş olduğundan araç, malikinin elinden rıza ile çıkmıştır. O halde emin sıfatı ile zilyetten araç iktisap eden davalının iyiniyetli olup olmadığı hususunun irdelenmesi gerekir. Gerek Savcılık soruşturması, gerek dava dosyasında sahtecilik işleminde davalının kendini M.. Ö.. olarak tanıtan kişi ile birlikte davacıyı zarara uğratmak maksadı ile (kötüniyetli) hareket ettiğine dair herhangi bir delil ve kanaat verici emare bulunmadığından davalı iyiniyetli kabul edilmelidir. O halde, davacının araç mülkiyetinin tespiti davasını kazanabilmesi için davalının satış bedeli olarak ödediği bedeli, kendisine iade etmesi gerekir. Mahkemece, bedelin ödenmemesi halinde davasının reddine karar verilmesi gerekirken, ödeme gerçekleşmeden yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.b-Mahkemece, davaya konu olan aracın davalı adına olan kaydının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiştir. 2918 sayılı Yasanın 19. maddesi ve devamı hükümleri uyarınca, araçların trafik tescil işlemleri idari nitelik taşımaktadır. Bu bakımdan, idari makamları belirli bir biçimde işlem tesisine zorlayıcı nitelikte tescil kararı verilmesi de doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda (2/a-b) no'lu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) no'lu bentte gösterilen nedenlerle reddine 15/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.