Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2933 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 14689 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/10/2011 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 23/02/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece dava reddedilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir. Davacı, davalının kendisine küfür ve ağza alınmayacak hakaretlerde bulunduğunu belirterek manevi tazminat istemiştir. Davalı yargılamaya katılmamış ve cevap vermemiştir. Yerel mahkeme, tanık beyanlarını değerlendirmiş, davalının eyleminin davacının kişilik hakkına haksız bir saldırı oluşturduğunu kabul etmişse de davacıda manevi zarar oluşmadığı, toplumsal değer yargılarına göre davacının küçük düşürülmediği ve davacıda acı ile eleme sebep olmadığını belirterek davayı reddetmiştir. Dosyadaki belgelerden ve tanık beyanlarından davalının davacıya köy içinde bağırarak ırz ve namusuna yönelik olarak küfürle hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu durum yerel mahkemenin de kabulündedir. Davalının, davacının sosyal kişilik değerlerinden olan şeref ve haysiyetine saldırıda bulunduğu da açıktır. Davacı eldeki davayı, şeref ve haysiyetine yönelik kişilik hakkına saldırıldığı eylem nedeniyle mağdur olduğu için açmış ve manevi tazminat istemiştir. Eylem nedeniyle manevi olarak zarara uğranıldığı iddia edildiğine ve davalı eyleminin davacının kişilik hakkına saldırı niteliğinde bulunduğu kabul gördüğüne göre manevi tazminatın koşulları oluşmuş olup davacı yararına somut olayın özelliğine göre manevi tazminat takdir edilmek gerekirken davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır. Bir kimseye ırz ve namusuna yönelik olarak küfür edilmesi nedeniyle kişide manevi bir zarar oluşmaması, köy çeşmesinde başkalarının duyacağı biçimde gerçekleşen eylem nedeniyle küçük düşmemesi başkalarına olayı açıklamak zorunda bırakılmak ve şüpheli bakışların odağı haline gelmek nedeniyle acı ve elem duymaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu durumda kendi içinde tutarsız gerekçeye dayalı kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.