Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2814 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16682 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Elbistan 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/07/2013NUMARASI : 2012/357-2013/427 Davacı D.. Y.. vekili Avukat İ.B.. tarafından, davalı E.Ü.A.Ş. Genel Müdürlüğü aleyhine 02/10/2012 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19/07/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece dava kabul edilmiş, kararı davalı temyiz etmiştir.Davacı, Karahüyük köyünde bulunan dava konusu parsellerde ekili ürünün, Afşin-Elbistan termik santralinin çevreye yaydığı zararlı gazların ve küllerin etkisi ile zarar gördüğünü, verimin düştüğünü iddia ederek uğradıkları zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.Davalı, termik santralin işletilmesinden dolayı çevreye herhangi bir zarar verilmediğini, resmi kurumlarca hava kalitesinin sürekli ölçüldüğünü, yönetmeliklerle belirlenen sınır değerlerin aşılmadığını, küllerin toprakla örtüldüğünü düzenli olarak nemlendirme yapıldığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, yargılamanın son oturumunda kısa karar olarak Davanın 8.315,92 TL tazminat talebi yönünden kabulüne karar verilmiş iken daha sonra yazılan gerekçeli kararda Davanın 2.420,09 TL maddi tazminat talebi yönünden kabulü ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Her ne kadar mahkemece, 07/10/2013 günlü tavzih kararı ile gerekçeli karar, kısa karara uygun olarak tavzih edilmiş ise de 1086 sayılı HMUK 455, 6100 sayılı HMK 305. maddelerine göre tavzihin hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı belirlenmiştir. Buna göre tavzih, bir hükmün belirsiz olması veya birbirine çelişik fıkralar içermesi halinde, hükümdeki gerçek anlamın meydana çıkarılması için başvurulan teknik anlamda kanun yolu olmayan bir kurumdur. Tavzih yolu ile hükmün değiştirilmesi değil yalnızca açıklanması imkanı vardır. Hakim hükmü verdikten ve davadan elini çektikten sonra temyiz edilerek hüküm bozulmadıkça o davaya yeniden bakamayacak ve verilen hükmü değiştiremeyecektir. Tavzih kural olarak yalnızca hüküm fıkrasında olacak; hükmün gerekçesinin açıklanması için tavzih yoluna başvurulamayacaktır.Böyle bir durumun bozma nedeni oluşturacağına ve bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğine, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nca 10/04/1992 gün ve 7/4 sayıyla karar verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere 19/07/2013 tarihli kararda yapılan tavzihin usulüne uygun olmadığı açıktır. Tavzih yolu ile düzeltilme imkanı olmadığı halde tavzih edilerek düzeltilen karar yok hükmündedir. Tavzih sınırı dışına çıkılarak usule aykırı bir şekilde tavzih edilen kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.