MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğeri aleyhine 30/12/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 31/12/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacı...Gazetesi'nin 21/10/2013 tarihli nüshasının 1. ve 7. sayfalarında ''Varan 7, Kim Haysiyet Yoksunu? Kim Şerefsiz? Kim Düzenbaz?'' başlığı ile yer alan haber nedeniyle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalılar ise, davaya konu haberin davacının yapmış olduğu basın toplantısında taraflarına yöneltmiş olduğu hakaretler nedeniyle yanıt olarak hazırlandığını, haberin yasal düzenlemelere ve yargısal içtihatlara tamamen uygun olduğunu belirterek, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, davaya konu haber içeriğinin 5 yıl önceki işlemlere ilişkin olup, güncel olmadığı, haberde kullanılan ifadeler ve haberin veriliş tarzı dikkate alındığında eleştiri sınırlarının aşıldığı gerekçesi ile istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.2015/3576-2016/2697Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa'nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu'nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 10. maddesi bakımından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yerleşik içtihatlarıyla oluşturulan ilkelerden biri de ifade özgürlüğüne ilişkindir. Buna göre; ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun esaslı temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve her bir bireyin gelişimi için temel koşullardan birini oluşturur. İfade özgürlüğü sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız görülen veya ilgilenmeye değmez bulunan "haber" ve “düşünceler" için değil, aynı zamanda aleyhte olan, çarpıcı gelen ve rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Sözleşmenin 10. maddesinde belirtildiği üzere bu özgürlüğün istisnaları vardır; ancak bu istisnalar dar yorumlanmalı ve bir kısıtlama ihtiyacının bulunduğu inandırıcı bir şekilde ortaya konmalıdır (Prof.Dr.Osman Doğru-Dr.Atilla Nalbant;İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Açıklama ve Önemli Kararlar, Cilt:2, s.365, Nilsen ve Johnsen [BD] 43). Bir siyasetçiye yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir şahsa yönelik eleştirinin sınırlarına göre daha geniştir. Bir siyasetçi özel şahıstan farklı olarak, her sözünü ve eylemini bilerek ve kaçınılmaz bir biçimde, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açar; bu nedenle daha geniş bir hoşgörü göstermek zorundadır. (... ve ... davası). İfade özgürlüğü ayrıca herkesin, demokratik bir toplumun özünde yer alan görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip olması anlamına gelmektedir.Dava dosyasının incelenmesinde; davacının Nisan 2004-2009 tarihleri arasında ....Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yaptığı ve bu döneme ilişkin iş ve eylemlerin habere konu edildiği, davacının da kabulünde olduğu üzere, başkanlık yaptığı dönemde yapılan ihalelerin usulüne uygun yapılmadığı gerekçesiyle kendisi ve bir kısım belediye görevlileri hakkında soruşturma açıldığı, dosya arasında bulunan Vakıflar Genel Müdürlüğünün davacının da yöneticisi olduğu.... Kültür ve Sanat Vakfının 2007-2009 yılları arası iş ve işlemlerinin denetimine ilişkin hazırlamış olduğu müfettiş raporunda, Belediyenin yükümü altındaki faturaların Vakıftan ödenmesi nedeni ile vakfın zor durumda kaldığı, dönemin Vakıf Yöneticileri davacı ve diğer görevlilerin bu durumdan sorumlu oldukları, kamu kurum ve kuruluşlarından transfer edilen yüksek meblağların genel olarak israf boyutunda harcandığı, 2007-2008 yılları festival sürecinde çalışılan çeşitli firmaların Vakıftan olan alacakları sebebiyle banka hesaplarına bloke koydurdukları veya icrai işlem başlattıkları, 2008 ve 2009 yılları festival giderleri karşılaştırıldığında 2008 yılında raporda örnekleri verilen harcamaların rahatsız edici resminin daha net ortaya çıktığı tespitlerinin yapıldığı, yerel yönetim adaylarının ve haberin yayın tarihinde.... Milletvekili olan davacının.... Büyükşehir Belediye Başkan adaylığının açıklanması sürecinde davacı ile ilgili iddiaların yeniden gündeme geldiği ve bu iddiaların habere konu edildiği anlaşılmaktadır.2015/3576-2016/2697Dava konusu haber bir bütün olarak ele alındığında güncel hale gelen haberin eleştiri sınırları içerisinde kaldığı, habere yönelik toplumsal ilginin bulunduğu, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, davaya konu olayın özelliği de nazara alındığında, haber başlığının toplumun ilgisini çekmek için çarpıcı nitelikte verilebileceği, demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte, basın özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamanın gerekli olmadığı ve davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.