MAHKEMESİ : Bakırköy 10. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/11/2012NUMARASI : 2009/451-2012/509Davacılar B... Ç.. vdl. vekili .tarafından, davalılar M.. Ö.. vd. aleyhine 25/12/2009 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/11/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar ve davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan davacıların temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1- Karar, taraflarca temyiz edilmiştir. Davalılar vekiline gerekçeli karar 30/01/2013 tarihinde, davacıların temyiz dilekçesi ise 11/02/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalılar vekili, HUMK’nun 432/1. maddesinde yazılı onbeş günlük, 427/4 ve 433/2. maddelerinde belirlenen on günlük süreleri geçirdikten sonra 26/02/2013 tarihinde kararı temyiz ettiğine göre davalıların temyiz dilekçesi reddedilmelidir.2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı B.. Ç..'ın tüm, davacılar G.. Ö.. ve B..K..'ün, davalı E.. Ö..'a yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.3-Davacılar G.. Ö..ve B..K..'ün, davalı M.. Ö..'a yönelik temyiz itirazına gelince;Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davacı B.. Ç..yönünden davanın kısmen kabulüne, diğer davacılar yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar; davalıların, internette davacı B.. Ç.. adına sahte hesap açıp cinsel içerikli fotoğraflarını yayınlandıklarını, cep telefonu numarasını umuma açık yerlere astıklarını, bu nedenle tanımadığı şahıslar tarafından aranarak rahatsız edildiğini, kişilik haklarının zarar gördüğünü iddia ederek, manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.Davalılar; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Yerel mahkemece; davalılardan M.. Ö..'ın eylemi sabit görülerek davacı B.. Ç..'ın kişilik haklarına saldırı yapıldığı kabul edilmiş, diğer davalı E.. Ö..'ın eylemi sabit görülmeyerek onun yönünden davanın reddine karar verilmiş; ayrıca bu olayda davacı B.. Ç..'ın annesi ve nişanlısı olan diğer davacıların aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığından bahisle onlar yönünden de davanın reddine hükmedilmiştir. Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince, kişisel çıkarları (hakları) halele uğrayan kişi manevi tazminat isteyebilir. Kişisel haklara tecavüz yüzünden bedensel ve ruhsal acılara uğrayan kişiye, bunların telafisi için bir miktar para ödenmesi, zarara uğrayanı kısmen de olsa tatmin amacını güder. Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde düzenlenen ve BK'nun 49. maddesi ile de teyit edilen esas kural uyarınca manevi tazminat istenebilmesi, kişisel hak ve yararların halele uğraması hallerinde mümkündür. Kişilik hakları, kişinin hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlar. Bu hak, insanın doğumu ile kazanılan ve kişiliğine bağlı olan bir haktır. Hayat, beden ve ruh tamlığı; vicdan, din, düşünce ve ekonomik çalışma özgürlüğü; şeref, onur ve saygınlığı; ün, isim, resim ve sırlar hep kişisel varlıklardır. Özellikle aile değer bütünlüğü, kişisel varlıkların en önemlilerindendir. Aile bütünlüğü aleyhine işlenen bir haksız eylem, o aileyi oluşturan tüm fertler aleyhine doğrudan doğruya işlenmiş bir haksız eylem sayılır. Dava konusu olayda; davalı M.. Ö..'ın, davacı B.. Ç.. adına internette sahte hesaplar açıp ona ait olmayan cinsel içerikli fotoğrafları yayınladığı, ayrıca bu davacının telefon numarasını “para karşılığı cinsel ilişkiye giren bir kadına” ait gibi umuma açık alanlara astığı, bu yüzden davacının telefonda tanımadığı şahısların cinsel içerikli ve kişilik haklarına saldırı teşkil eden sözlerine muhatap kaldığı, bu zor süreçte davacı B.. Ç..'ın annesi ve nişanlısı olan diğer davacıların da etkilendiği, yaşananlara birlikte karşı koydukları anlaşılmaktadır.Davalı M.. Ö.. tarafından işlenen bu eylemlerin, davacı B.. Ç..'ın kişilik haklarını ağır şekilde halele uğrattığı kadar, davacının annesi ve nişanlısı olan diğer davacıların da aile bütünlüğünü doğrudan doğruya haleldar ettiği kuşkusuzdur. Anne ve nişanlı olan davacılar uzun bir süre bu olayın doğuracağı acıyı, üzüntüyü duyacaklardır. Şu halde, anne ve nişanlı olan davacılar için de uygun görülecek miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, onlar hakkındaki manevi tazminat isteklerinin reddedilmesi hukuka aykırıdır. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (3) sayılı bentte gösterilen nedenle davacılar Gü.. Ö.. ve B..K.. yararına BOZULMASINA; yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle davalıların temyiz dilekçesinin reddine; (2) nolu bentte gösterilen nedenle davacı Başak Çağrı Önal'ın tüm, davacılar G.. Ö.. ve B..K..'ün, davalı E.. Ö..'a yönelik temyiz itirazlarının reddine ve temyiz eden davalılar ile B.. Ç..'dan gayrı davacılardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 14/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.