Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2470 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5761 - Esas Yıl 2009





Davacı Mehmet vekili tarafından, davalı T.E... Bankası A.Ş. aleyhine 11.09.2007 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.11.2008 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalı Tasfiye Halinde T.E... Bankası A.Ş. vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız dava açılması nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davacılardan Çiğdem'in davalı Banka'ya yönelik istemi kabul edilmiş; diğer davacı Mehmet'in istemi esas yönünden, davacıların diğer davalı M.Cengiz'e yönelik istemleri ise husumet yönünden reddedilmiş; karar, taraflarca temyiz olunmuştur, Davacılar, avukatlık görevlerini yapmaları nedeniyle haklarında İcra ve İflas Yasası'nın 338 ve 345. maddeleri gereğince cezalandırılmaları amacıyla şikayet dilekçesi verilmesinin ve ayrıca tazminat davası açılmasının kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirterek, davalıların maddi ve manevi tazminat ile sorumlu tutulmalarını istemişlerdir. Davalılar ise, haksız davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Yerel mahkemece, haciz tutanağında yeterli emare bulunduğu gerekçesiyle, davacılardan Mehmet tarafından açılan davanın reddine; dava dışı borçluların icra dosyasında yer alan şirket ile ilgilerinin saptandığı gerekçesiyle diğer davacı Çiğdem hakkında dava açılmasının onun kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle İsteminin kabulüne; davalılardan M.Cengiz'in, banka vekili olarak vekalet ilişkisi gereğince hareket edip kastı ve kusurlu eylemi bulunmadığı gerekçesiyle onun hakkında açılan davaların husumet yokluğu nedeniyle reddine; davacı Çiğdem yönünden kabul edilen tazminatın davalı Banka'dan alınmasına karar verilmiştir. Davalılardan avukat M.Cengiz davalı Banka'nın avukatı olarak, icra takip dosyasında 3. şahıs durumundaki dava dışı şirket, şirket yetkilisi ve şirket vekilleri davacı avukatların, İcra ve İflas Yasası'nın 89/4, 338 ve 345. maddeleri gereğince, gerçeğe aykırı bilgi vererek, Banka'nın zarara uğramasına yol açtıkları iddiasıyla Banka zararının ödetilmesin! ve yasa gereğince cezalandırılmalarını istemiştir. Beyşehir İcra Ceza Mahkemesi'nce avukat Çiğdem hakkında 3 aylık zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle şikayet hakkının düşürülmesine, diğer sanıklar hakkında ise, atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraatlerine ve tazminat isteminin reddine karar verilmiş ve karar onanarak kesinleşmiştir. Davalı Banka, ticari kredi alacağını almak amacıyla, dava dışı Huğ... A.Ş. ve diğer borçlular hakkında icra takibi başlatmıştır. Borçlu şirketin adresine haciz işlemi İçin gidilmiştir. İcra müdürünün imzasını taşıyan 02.02.2005 günlü haciz tutanağında, Hus... Teknik Müdürü Ömer ile Hus... A.Ş. personel müdürü Mustafa'nın, işyerinin Huğ... A.Ş. ile bir İlgisinin kalmadığı, Hus... H... Silah Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye ait olduğuna ilişkin açıklamaları yer almaktadır. Davacı avukatlar, tutanakta adı geçen Hus... H... Silah Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin vekilleri, Hus... A.Ş.'de çalıştığı belirtilen kişiler ise icra takip borç-lularındandırlar. Davalı Banka, haciz tutanağındaki bilgilere dayanarak dava dışı 3. kişi Hus... A.Ş.'ye, adı geçen borçluların maaş, ikramiye, hak ve alacaklarının haczi için haciz bildiriminde bulunmuştur. Davacı avukatlar, vekilliğini yaptıkları şirket adına bildirim ve itirazda bulunmuşlardır. Davalılar ise, haciz tu-tanağında adı geçen kişilerin Hus... A.Ş.'de çalışmalarına rağmen gerçeğe aykırı bilgi verdikleri iddiasıyla, haksız olduğu ileri sürülen davayı açarak şikâyette bulunmuşlardır. Dava açma hakkı yasalarca güvence altına alınmış olup açılan davaların reddi veya beraatla sonuçlanması durumunda, hakkında dava açılanın kişilik haklarının saldırıya uğrayacağının kabul edilmesi, hak arama özgürlüğünü sınırlar. Ayrıca husumetin yanlış kişiye yöneltilmiş olması da, hakkın kötüye kullanıldığını gösteren bir neden sayılamaz. Hak arama özgürlüğünün aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri de gözetilerek değerlendirilmelidir. Olayların gelişimi ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, haciz tutanağındaki bilgilere dayanarak alacağı almak amacıyla ve yasaların kendilerine tanıdığı dava hakkını kullanan icra takip alacaklısı davalı banka ile vekili davalı avukatın, dava haklarını kötüye kullanarak, davacıların kişilik haklarına saldırıda bulunduklarının kabulüne yasal olanak bulunmamaktadır. Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davalı yararına (BOZULMASINA); bozma nedenine göre davalının öteki temyiz itirazları ile davacının tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına 08.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.