Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2339 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4719 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 23/11/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/02/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş; karar, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalının .. yaptığı konuşmasında kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu belirterek, uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir.Davalı ise, istemin reddedilmesi gerektiği savunmuştur.Mahkemece, davalının sert eleştiri sınırlarını aştığı gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davalının .. yaptığı konuşmasında; “...” şeklinde ifadeler yer almıştır.Dosya kapsamından, davacı ile dava dışı İktidar partisi .. arasında .... görevi kötüye kullanma suçu ile ilgili olarak yapılması istenilen yasa değişikliği hakkında yapıldığı ileri sürülen telefon görüşme kaydının basına yansıdığı ve basına yansıyan bu görüşme kayıtlarına davalı tarafından yapılan açıklamada da yer verildiği anlaşılmaktadır.Davacı .. olup, siyasetçi sıfatını taşımaktadır. Gerek Dairemizin gerekse .. istikrar kazanmış uygulamalarında siyasetle uğraşan kişilerin kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere dahi katlanması gerektiği vurgulanmış ve bu durum demokratik toplum hayatının vazgeçilmez unsurlarından biri olarak kabul edilmiştir. ... nin anılan davada belirttiği gibi .. 'nin 10. maddesinin sadece zararsız ve ilgilenmeye değmez olarak görülen " .. " ve "... "e değil; aynı zamanda, rahatsız eden, şaşırtan ve gücendirenlere de uygulanabileceği belirtilmiş ve bu ifadeler var olmadan " .. "un sözkonusu olmayacağı ve bunların çoğulculuk, hoşgörü ve geniş fikirliliğin talepleri olduğu vurgulanmıştır.Davaya konu olayda; ana muhalefet partisinin genel başkanı olan davalı .. tarihli ... deki grup toplantısında kendi politik görüşleriyle basına yansıyan davacı ile dava dışı milletvekili arasında geçtiği ileri sürülen ve basında ve kamuoyunda yankı uyandıran konuşma içeriğini dikkate alarak davacıyı sert biçimde eleştirmiştir. Davacı ve davalının her ikisinin de siyasi kişiliklerinin olduğu, açıklamaların toplumu ilgilendiren konulara ilişkin bulunması nedeni ile kamusal ilginin de bulunduğu, davacının hakkında yapılan bu sert eleştirilere katlanması gerektiği, davalının, kamuoyunu bilgilendirme ve ötesinde kamuoyu oluşturma hakkı çerçevesinde; davacı hakkında karşı görüş, düşünce ve eleştiride bulunabilmesinin olağan kabul edilmesi gerektiği ve dava konusu edilen ifadelerin kişilik haklarına saldırı boyutuna ulaşmadığı anlaşılmaktadır.Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulmadığı sonucuna varılıp istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.