Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2252 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3172 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 29/11/2011 gününde verilen dilekçe ile haksız haciz nedeni ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/06/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Davacının diğer temyiz itirazları yönünden;Dava, haksız haciz nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıya vermiş olduğu çek ve senete dair davalı tarafından 02/05/2007 tarihinde taahhütname verildiğini, davalının buna rağmen icra takibi yaparak dükkanında bulunan malların haczedilmesine ve satılmasına neden olduğunu belirterek ödemiş olduğu bedelin istirdatını, haczedilip satılan mallarının gerçek değerinin tahsilini ve bu olanlar nedeni ile uğramış olduğu manevi zararının tahsili ile kötüniyet tazminatına hülmedilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda haczedilen malların gerçek değerinin davalıdan tahsiline, davacının diğer maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.Dosya kapsamından, davacının davalıya vermiş olduğu çek ve senede dair icra takibini 20/06/2007 tarihinde yaptığı, davacı tarafından açılan menfi tespit davası olan Sulh Hukuk Mahkemesi 2008/50 esas 2009/485 karar sayılı dosyasında; davalının 02/05/2007 tarihli taahhütname ile davacıyı ibra ettiği ve davacıdan alacağının olmadığını belirtmiş olmasına, davalı vekilinin de duruşmada taahhütnamedeki imzanın müvekkiline ait olduğunu belirtmiş bulunmasına göre davacının iddiaları yerinde görülerek davanın kabulüne karar verildiği ve dosyanın temyiz edilmeden kesinleştiği, dolayısı ile davalı tarafından başlatılan icra takibinden önce davalının 02/05/2007 tarihinde davacıya vermiş olduğu taahhütname ile davacıyı ibra ettiği anlaşılmaktadır.Bu durumda, davalının başlatmış olduğu icra takibinden önce davacıyı ibra etmiş olmasına rağmen kötüniyetli olarak aleyhine icra takibi yapmış olması nedeni ile davacı lehine haksız uygulanan haciz nedeni ile uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı gerekçe ile manevi tazminat talebinin reddi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.