MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/01/2014NUMARASI : 2013/32-2014/56Davacı E.. K.. vekili Avukat Ahmet tarafından, davalı M.. S.. aleyhine 22/01/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 30/01/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız icra takibi nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, elden nakden verilen borcun tahsili iddiasıyla, davalı tarafından kendisi aleyhine icra takibi başlatıldığını, takip kesinleştirilerek tarafına ait araçlar üzerine haciz konulduğunu, takip, haciz ve yakalama kararlarının iptali için Bozkır Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/146 Esas sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası açmak zorunda kaldığını, menfi tespit dosyasında; İİK 72/3 maddesi uyarınca takip borcunun tamamı ile %15 teminat bedeli olan 54.625,00 TL naktin dosyaya depo edildiğini, bu miktardaki paranın 09/08/2010 tarihinden iade alındığı tarih olan 01/08/2012 tarihine kadar icra dosyasında bağlı kalması nedeniyle zarara uğradığını belirterek, maddi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkeme, menfi tespit istemli davada davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verildiğini ve bu tespit ile birlikte kararın kesinleştiğini, menfi tespit davasında aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmeyen davalının, eldeki tazminat davasında da kötü niyetli kabul edilemeyeceğini, bu nedenle ortada bir haksız fiil olduğunun kanıtlanamadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir.Dosya kapsamından, davacının, davalı aleyhine Bozkır Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/146 esas sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası açtığı, yapılan yargılama neticesinde; davacının davalıya Bozkır 1. İcra Müdürlüğü'nün 2010/99 Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verildiği, bu kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı, eldeki tazminat davasında, aleyhine başlatılan icra takibinin haksız olduğunu ve bu haksız eylem nedeniyle zarara uğradığını ileri sürmüştür. İstemin yasal dayanağı, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41 vd. hükümleridir. Mahkemece, davanın reddine gerekçe gösterilen kötüniyet tazminatı ise, icra hukukuna özgü götürü bir tazminat niteliğinde olup, kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiş olması, genel hükümlere dayanılarak açılan, gerçek zararın tazminine yönelik davalar yönünden engel oluşturmamaktadır. Ayrıca haksız takibe dayalı tazminat istemlerinde, takibin haksız olduğunun sabit olması yeterli olup davalının tazminat ile sorumlu tutulması için kusurlu ya da kötüniyetli olması gerekmemektedir. Mahkemece yapılacak iş; taraf delillerini toplamak, davacının haksız eylem nedeniyle bir zararı doğup doğmadığını ve varsa zararın kapsamını belirlemek ve oluşacak sonuca göre hüküm kurmaktır. Davalının kötüniyetli olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.