MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vdl. aleyhine 13/12/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 20/06/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava haksız eyleme dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, nikahlı olmayan eşi ....'ın 03/09/1997 tarihinde dünyaya getirdiği kızının davalılar tarafından kaçırıldığını, bebeğin on üç gün boyunca aç ve susuz bir şekilde otomobil bagajında gezdirilmesi sonucu hayatını kaybettiğini , eşinin olayın verdiği üzüntü nedeniyle çocuğun kaçırılmasından dört gün sonra evinde vefat ettiğini belirterek manevi tazminat talebinde bulunmuştur.Davalılardan ... ve ..... davacının tazminat talep hakkının bulunmadığını, diğer davalılar tarafından kandırıldıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalılardan ... ise, davacının taraf sıfatı bulunmadığını ve davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan ... davaya cevap vermemiştir.Mahkemece davanın 818 sayılı Borçlar Kanununun 60/2 maddesi uyarınca ceza davasındaki zamanaşımı süresine tabi olduğunu ancak 10 yıllık zamananaşımı süresinin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımından reddine karar vermiştir.Zamanaşımı def’i, bir hakkın ileri sürülebilmesine engel olgulardandır. Diğer yandan, ilk itiraz niteliğinde bulunmayıp; yargılama aşamasında her zaman ileri sürülebilir. Buna karşılık davacı da, savunmanın genişletildiğini ileri sürme hakkına sahiptir. Somut olayda; diğer davalılar esasa cevap süresi içerisinde zamanaşımı itirazını ileri sürmedikleri gibi, davalılardan ... vekili 02/01/2012 tarihinde davaya cevap verme süresinin uzatılması talebinde bulunmuş ve mahkemece aynı tarihte kendisine iki haftalık ek süre verilmiş olmasına rağmen cevap dilekçesi iki haftalık sürenin sona ermesinin ardından 17/01/2012 tarihinde mahkemeye verilmiştir. Davacı vekili ise, 06/02/2012 tarihinde kendisine tebliğ edilen bu dilekçeye karşı iki haftalık cevap süresi içrisinde vermiş olduğu dilekçesi ile zamanaşımı süresinin dolmadığını belirterek zamanaşımı savunmasına karşı koymuştur. 20/06/2012 tarihli ön inceleme duruşmasında da zamanaşımı itirazlarını kabul etmediklerini beyan tmiştir. Şu durumda, davacı savunmanın genişletilmesine onay vermemiş olup; bu savunma artık incelenemez. Bu açıklamalar karşısında, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.