Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 211 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 879 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/03/2010 gününde verilen dilekçe ile araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27/09/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı,... isimli firma adı altında oto kiralama işi ile iştigal ettiğini,12.11.2009 günü kendisini ... isimli firma yetkilisi olarak tanıtan ... 09.12.2009 tarihli kira sözleşmesi ile dava konusu ... plaka sayılı Peugeot marka aracı sözleşmenin bitim tarihi olan 17.12.2009 tarihine kadar teslim ettiğini,sözleşmenin bitim tarihinde aracın iade edilmediğini,dava konusu aracın sahte kimlik ile İstanbul 39.Noterliği'nin 24.12.2009 tarih ve 14278 yevmiye sayılı araç satış sözleşmesi ile davalı adına tescil edilmiş olduğunu öğrendiğini belirterek sahte kimlik ve belgelerle davalı adına tescil edilen dava konusu aracın trafik kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.Davalı ise,dava konusu aracı satış ve devir yetkisi içeren ve resmi belge niteliğinde olan ... Noterliğince düzenlenen vekaletnameye istinaden satın alındığını,satın alındığı tarihte aracın kayıp veya çalıntı olduğuna ilişkin emniyet kayıtlarında da herhangi bir başvuru ve aracın satış ve devrini kasıtlayan herhangi bir şerh bulunmaması üzerine aracı satın aldığını,aracı satın almasında herhangi bir ihmali ve kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;davacının adına kayıtlı ... plakalı aracın dava dışı meçhul kişi ( ...) tarafından sahte belge ( kimlik ) kullanılarak noter aracılığıyla davalıya satıldığı,davalının iyi niyetle aracı satın aldığını ileri sürdüğü,satış senedinin dayanağı vekaletname getirtilerek uzman bilirkişiye incelettirildiği ve satış senedinin dayanağı vekaletteki imzanın davacıya ait olmadığının belirlendiği,davacının aracı sahte vekaletnameyle satıldığından satış işlemlerinin geçersiz olduğu ve iptali gerektiği gerekçesiyle ,davanın kabulü ile ....Noterliğinin 14278 yevmiye sayılı 24/12/2009 tarihli araç satış sözleşmesinin iptaline ve aracın davacı adına tesciline karar verilmiştir.Türk Medeni Kanunu 988. maddesi; bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir.Bir malın zilyedi, onu başkasına emanet etmiş olmayıp, çaldırma, gasp, unutma gibi bir sebeple elinden çıkarmış bulunuyorsa, üçüncü şahıs böyle bir malı iyiniyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Medeni Kanunun 989. maddesi bu hususta gayet açıktır:Taşınırı çalınan,kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyed,o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir.Görülüyor ki kanun iyi niyetin korunması hususunda, emaneten bırakılan mallarla, sahibinin elinden rızası olmadan çıkan mallar hususunda bir ayırım yapmıştır. Bu ayırım şu düşünceye dayanmaktadır; malı başkasına emaneten bırakan kimse az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca, bir malı iyiniyetle iktisap eden üçüncü şahsın menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte, rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi, iyiniyetli üçüncü şahıs bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs, gerekse daha sonraki müktesipler aleyhinde açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır. Böyle hallerde, iyiniyetli üçüncü şahsın bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı, yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse, yargıç, asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez. Hukuk Genel Kurulunun 25/09/2002 tarih, 2002/4-608 E, 2002/643 K sayılı ilamında da aynı hususlara değinildiği görünmektedir.Dava dosyasının ve dosya içerisinde bulunan Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2009/134142 soruşturma nolu dosyasının incelenmesinde;oto kiralama işi ile iştigal eden davacı tarafından,dava konusu aracın dava dışı ...n isimli meçhul şahsa oto kiralama sözleşmesi ile teslim edildiği,...Noterliği'nin 14.12.2009 tarih ve 39156 yevmiye nolu vekaletnamesi ile ... adına sahte kimlik ile dava dışı ... ve ...'ye araç satışı konusunda verilen vekaletname ile...Noterliği'nde 24.12.2009 tarihli araç satış sözleşmesi ile davalı adına araç satışının gerçekleştirildiği,ceza dosyasında davalının ve araç satışı konusunda vekalet alan ... ve ...'nün beyanlarından,kendisini ... olarak tanıtan şahıstan dava konusu aracı ... 14.000 TL bedelle anlaşarak satın aldıkları ve ... olarak tanıtan şahıstan ...Noterliği'nin 14.12.2009 tarihli araç satışı konusunda alınan vekaletname ile davalı ... adına araç satışının gerçekleştirildiği yönünde beyanlarının tespit edildiği anlaşılmaktadır.Davacı ..., kendi adına kayıtlı aracı,kendini ... olarak tanıtan bir şahsa kira sözleşmesi ile teslim etmiş,dolayısıyla araç,malikinin elinden rıza ile çıkmıştır. O halde emin sıfatı ile zilyetten araç iktisap eden davalı ...'nün iyiniyetli olup olmadıkları hususunun irdelenmesi gerekir. Gerek Savcılık soruşturması, gerek mahkemenin kabulüne göre davalının kendini Mustafa Duman olarak tanıtan kişi ile birlikte ve davacıyı zarara uğratmak maksadı ile hareket ettiğine dair herhangi bir delil ve kanaat verici emare bulunamamaktadır. O halde, davacının iade davasını kazanabilmesi için davalı ...'nün satış bedeli olarak ödediği bedeli, kendisine iade etmesi gerekir.Mahkemece, bedelin ödenmemesi halinde iade davasının reddine karar verilmesi gerekirken, ödeme gerçekleşmeden aracın davacı adına tespit ve teslimine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamış kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.