MAHKEMESİ : Ankara 18. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/03/2013NUMARASI : 2012/89-2013/84Davacı S.. D.. vekili Avukat Hayriye tarafından, davalı T.. M.. aleyhine 10/02/2012 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 06/03/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, oğlu Serkan'ın 04/01/2012 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucunda yaralandığını, davacının ve eşinin kazayı öğrenir öğrenmez kaza yerine gittiğini, oğlunu yaralı olarak görünce şoka girdiğini, kaldırıma oturup ağlamaya başladığını, ancak 04/01/2012 tarihli www...com internet adresindeki haberde yer alan ifadelerle davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu, zira davacının oğlunun yaralanmasına üzülerek ağlamasına rağmen hasar gören arabaya ağladığı yönünde yayın yapıldığını ileri sürerek, kişilik haklarına haksız saldırıda bulunulduğunu belirterek; uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.Davalı ise, yapılan yayınların kamu hizmeti niteliğinde olduğunu, internet sitesinde habere konu olayın birçok özel tv kanalında ve internet sitelerinde daha geniş ve ayrıntılı olarak yayınlandığını, haberin gerçek ve güncel olduğunu, yayınlanırken öz ve biçim arasındaki dengenin korunduğunu, haber içeriğinde yorum yapılmadığını, olay yerinde bulunan bir vatandaşın (D.) ekibine verdiğini beyanın habere konu edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece, kaza sonrası davacının ağladığının sabit olduğu, davacıyı küçük düşürmek amacı ile yapılmış bir yayın olmayıp, kamunun ilgisini çekmek amacı ile kullanılan başlık ve ifadeler olduğu, bu haliyle haberin basın özgürlüğü sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacının oğlu Serkan Dalgıç'ın 04/01/2012 tarihinde Maltepe'de trafik kazası geçirdiği, davacı ile eşinin kaza haberini öğrenmeleri üzerine kaza yerine gittikleri, kaza yerinde bulunan basın organları tarafından görüntülü ve yazılı bir çok yayın yapıldığı, davacı tarafından delil olarak dosyaya sunulan dava konusu habere ilişkin Kanal D Ana Haber Bülteni yayın kaydının mahkemece yaptırılan çözümünde haberin ''aracına da oğluna da ağladı'' alt yazısı ile verildiği, haberde; ''...İstanbul Maltepe'de dün akşam 2 otomobil çarpıştı o kazada 4 kişi yaralandı, sürücülerden biri de yaralılar arasında idi. Babası hem onu hem de ağır hasar alan aracı için, daha çok hasar alan aracı için hüngür hüngür ağladı, dediği ve kaza görüntülerini gösterdiği polisin ''a'' demesi üzerine davacının ''arabayı düşünmüyorum ben'' diyerek görüntü verdiği, o sırada sağlık görevlisinin ''iyimisin aç gözlerini'' dediğinde davacının ''arabayı alma ...'' sözlerini söylediği, olay yerinde bulunan bir kişinin resmi de çekilmek suretiyle "oğlu kendisine üzüldüğünü sanıyor, arabaya üzülüyor adam, oğlu da baba ağlama diyor" şeklinde konuştuğu bu şekilde görüntünün son bulduğu, davacının polis ve vatandaşlar tarafından arabayı düşünmemesi gerektiği söylemlerine karşı cevaben ''ben arabayı düşünmüyorum'' dediği, kaydın çözümünün hiçbir yerinde ''ben arabaya ağlıyorum'' şeklinde bir ifadesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.Davaya konu haberlere ilişkin basın mensuplarınca çekilen görüntü kaydının çözümüne ilişkin raporun incelenmesinde, davacının dava konusu haberde belirtilen ''Ben arabama ağlıyorum'' şeklinde bir ifade kullanmadığı, aksine çevredeki vatandaşların arabayı düşünmemesi gerektiği yönündeki söylemlerine ''arabayı düşünmüyorum ben" şeklinde cevap verdiği, davalı tarafından yapılan haberde davacının otomobiline oğlunun canından daha çok kıymet verdiği izlenimi uyandırıldığı, oğlunun kaza yapması nedeniyle olay yerinde oğlunu yaralı ve yerde yatar vaziyette, aracını da hasar görmüş vaziyette bulan davacının olayın şokunda olduğu ve üzüntü yaşadığı dikkate alınmadan sadece arabasına ağladığı izlenimi verir şekilde acılı babanın acısını arttırmak suretiyle yapılan yayın davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmaktadır.Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacı yararına uygun bir miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.