Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1892 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 16166 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ..... A.Ş. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 31/01/2006 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 30/11/2007 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 17/02/2009 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat .... geldi, karşı taraftan davacı şirket vekili gelmedi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.Dava, haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, borcu bulunmadığı halde davalı tarafından hakkında icra takibi ve haciz işlemleri yapıldığını ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuştur.Mahkemece, takibe konu çeklerdeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının belirlendiği, icra takiplerinin iptaline karar verildiği, davalı tarafından bu çeklere dayalı olarak iki kez ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davalı, davacı ile aralarındaki borç ilişkisi nedeniyle ve birden çok çeke dayalı olarak icra takibinde bulunmuştur.Dava, haksız haciz iddiasına dayanmakladır. Haciz isteminin dayanağının bir hak veya alacak olması ve haciz tarihinde de mevcut bulunması gerekir. Aksi halde, haksız bir haciz ve buna bağlı olarak da sorumluluk söz konusudur. Buradaki sorumluluk ise, kusura dayanmamaktadır. Eylem ile zararlı sonuç arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerek ve yeterlidir. Somut olayda, 26/05/2004 ve 27/05/2004 tarihli haciz tutanaklarında davacı şirket vekilinin bu kez dava dışı .... Ltd. Şti. vekili olarak haciz yapılan yerde borçlu şirketin faliyetinin bulunmadığı, haczedilen malların borçlu şirkete ait olmadığı, dava dışı .... Ltd. Şti.'ne ait olduğu yönünde beyanda bulunarak haciz tutanağını imzaladığı, daha sonra davacı şirket vekili olarak alacağın dayandığı çeklerdeki imzanın borçlu şirketin yetkili temsilcisine ait olmadığı anlaşılarak takibin iptal edilmesi nedeniyle eldeki davada aynı vekil tarafından haksız haciz iddiasında bulunarak maddi ve manevi tazminat işleminde bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu halde, haciz tutanaklarında davacı vekilinin imzalı beyanları dikkate alındığında dava konusu istemin tümden reddi gerekirken bu husus gözetilmeksizin yanılgılı gerekçeye dayalı kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA ve davalı yararına takdir olunan 625,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.