MAHKEMESİ : Gemlik Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 05/03/2013NUMARASI : 2012/311-2013/210Davacılar R.. D.. vd vekili Avukat G. T.. tarafından, davalı I.. A.. aleyhine 03/05/2012 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulune dair verilen 05/03/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı M.. T.. vekili ve davalı I.. A.. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı M.. T..'ın tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddolunmalıdır.2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince;Dava, haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, taraflarca temyiz olunmuştur.Davacılar, davalı sigorta şirketinin hasar bedelini ödememek için haklarında dolandırıcılık suçundan şikayetçi olduğunu, trafik kazası tespit tutanağının gerçeğe uygun tutulduğunu, davalı şirketin kötü niyetle şikayette bulunduğunu, yapılan soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verildiğini, yapılan haksız şikayet nedeniyle manevi zarar gördüklerini ileri sürerek manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.Davalı ise, trafik kazası tespit tutanağının gerçeğe uygun olarak tutulmadığının kazaya karışan diğer araç şöförü tarafından yazılı olarak beyan edildiğini, kazanın oluş sekli ile tutanağın uyumsuz olduğunu, şikayetin haksız olmadığını, yasal şikayet hakkını kullandıklarını davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece; davacı M.. T..'ın kazadan sonra davaya karışan diğer araç sürücüsünden tutanağın gerceğe aykırı tutulması yönünde talepte bulunduğu kabul edilerek bu davacı yönünden şikayet için emarenin bulunduğu kabul edilerek davanın reddine, kaza yapan aracın sürücüsü davacı R.D.. yönünden istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olayda, davacı R.. D..'in kullandığı araç ile dava dışı kişilerin kullandığı araça çarparak kaza yaptığı, davacı M.. T..'ın, davacı Rafet'in de bağlı olarak çalıştığı ...Kooperatifi başkanı olduğu, kazadan sonra olay yerine geldiği, kazaya karışan dava dışı araç sürücüsüne, davacı Rafet'in kasko sigortasının bulunmadığı, bu nedenle kusurun eşit olarak verilmesini, aksi halde R.. D..'in bu kazadan çok zarar göreceğini söylediği, ayrıca trafik kazasından sonra davacı R.. D..'in kollukta alınan ifadesinde kazanın oluş biçimini anlattığı, trafik kazası tespit tutanağı ile uyumsuzluk olduğu değerlendirildiğinde davalı şirketin hak arama gayreti içinde olduğu, sırf davacıları zarara uğratmak kastının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece, şikayet için yeterli emare olması nedeniyle davalının yasal şikayet hakkını kullandığı sonucuna varılarak, davacı R.. D..'in de isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, aynı olayda davacı R.. D.. yönünden şikayet hakkının hukuka uygun kullanmadığı gerekçesiyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı M.. T..'ın tüm, davalının öteki temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenle reddine ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.