Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17651 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3317 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vd aleyhine 21/03/2013 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeni ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Davalı ...'in temyiz itirazlarının incelenmesinde, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre bu davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerekmiştir.2-Davalı ...'in temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; hüküm, davalılarca temyiz edilmiştir.Davacı, davalı ... ile kardeş olduklarını, diğer davalı ...'in ise köy muhtarı olup kardeşi ile birlikte kendisine ait nüfus bilgilerini taşıyan cüzdan talep formu düzenleyip muhtarlık mührü ile onaylayarak sahte nüfus cüzdanı çıkarttıklarını, kardeşinin bu kimlik bilgilerini kullanarak işlediği hırsızlık eyleminden dolayı evinde arama yapıldığını, göz altına alındığını ve kırk sekiz saat göz altında tutulduğunu maddi ve manevi zarara uğradığını iddia ederek uğradığı zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.Davalı ..., diğer davalının talep formunu kendisine imzalattığını, formu doldurmak istediğinde kimlik bilgilerini tam olarak hatırlamadığını söylediğini, böylelikle boş olarak imzaladığı formu elinden aldığını, suç işleme kastı olmadığını davanın kendisi yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, davacının maddi tazminat istemi ispat edilemediğinden reddedilmiş, manevi tazminat istemi yönünden 10.000 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen ödetilmesine karar verilmiştir.Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.Somut olaya gelince; davalı ... köy muhtarı olup yürüttüğü görev kapsamında yaptığı eylemi nedeniyle dava edildiğine göre Anayasa'nın 129/5 maddesi uyarınca kamu görevlisi durumundaki davalıya husumet yöneltilemez. Açıklanan nedenlerle adı geçen davalı yönünden istemin husumetten reddi yerine işin esası incelenerek karar verilmiş olması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA, (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı ...'in temyiz itirazlarının reddiyle bu davalı yönünden hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının davalı ...'e yükletilmesine, peşin alınan harcın bundan mahsubuna 23/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.