MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vd aleyhine 10/06/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 18/09/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız haciz nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı; borçlu olmadığı halde icra dosyasındaki borçlu ile aralarındaki isim benzerliğinden dolayı, mesken ve arsa niteliğindeki taşınmazlarına haciz konulduğunu, ancak bu durumdan hacizler kaldırıldıktan sonra haberdar olduğunu belirterek, uğradığı manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur.Davalılar; davacının kişilik haklarını ihlal eden bir durum bulunmadığını belirterek, usul ve yasaya aykırı olan davanın reddini savunmuşlardır. Yerel mahkemece, isim benzerliğinden dolayı sehven konulan hacizlerden, davacının hacizler kaldırıldıktan sonra haberdar olduğu, bu nedenle davacının kişilik haklarına saldırı gerçekleşmediği kabul edilerek, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamından; taraflar arasında bir borç ilişkisinin bulunmadığı, ancak icra dosyasındaki borçlu ile davacının isim ve soyisminin aynı olması nedeniyle davacının bir kısım taşınmazlarına haciz konulduğu, davacının yakınları tarafından yapılan itiraz üzerine yanlışlığın fark edilerek taşınmazlar üzerindeki hacizlerin kaldırıldığı ve bu aşamadan sonra durumun davacıya bildirildiği anlaşılmaktadır. Gerçekte borçlu olmadığı halde sırf isim benzerliğinden dolayı davacının taşınmazlarının haczedilmesinde, davacının hiçbir katkısı bulunmamaktadır. Şu halde, yapılan işlemin haksız haciz niteliğinde olduğu ve davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunun kabulü gerekir. Davacının, hacizler kaldırıldıktan sonra durumdan haberdar olması bu sonucu değiştirmez. Yerel mahkemece bu olgular gözetilerek, davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, manevi tazminat miktarının tayininde etkili olabilecek olgulara dayanarak, manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/11/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.