Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17309 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1708 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul 6. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/05/2013NUMARASI : 2012/402-2013/204Davacı M.. A.. vekili Avukat U. K.l Y. tarafından, davalılar A.. A.. vd aleyhine 12/07/2012 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/05/2013 günlü kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne, miktar itibariyle duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kasamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2-) Diğer temyiz itirazlarına gelince;Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nasfetle) karar vereceği Medeni Yasa'nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. AİHM'nin kararlarında, sadece ihlal tespitinin “Hakkaniyete Uygun Tatmin” için yeterli olduğu yolundaki kabulü, tazminat istemlerinin değerlendirmesinde kullandığı genel prensip, ‘Makullük’ (Equitable basis) kıstası gibi ilkeleri ile birlikte davaya konu köşe yazısında kullanılan ifadeler, yazıya konu edilen olayların oluş biçimi ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde mahkemece her iki yazı için hükmedilen miktarlar fahiştir. Daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.