Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17171 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2423 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/10/2013NUMARASI : 2012/240-2013/532Davacı M.. K.. vekili Avukat A.M. A. tarafından, davalı S.. İ.. aleyhine 31/08/2012 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08/10/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz olunmuştur.Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nasfetle) karar vereceği Medeni Yasa'nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Dava konusu olayda; kullanılan sözlerin niteliği ve muhatabı üzerinde bıraktığı etki, olay tarihi ve yukarıda gösterilen ilkeler göz önünde tutulduğunda, takdir edilen manevi tazminat miktarı azdır. Mahkemece, daha uygun bir miktar takdir edilmesi gerekir. Karar, bu bakımdan yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.3-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; davacının şikayeti üzerine, davalının sanık olarak yargılandığı ve davacının da ceza yargılamasında katılan sıfatı ile yer aldığı; bu nedenle avukatlık ücreti ödenmek durumunda kalındığı ileri sürülerek maddi tazminat isteminde bulunulmuş; mahkemece, ceza yargılaması sırasında katılan sıfatıyla yer alan davacı yararına takdir edilen avukatlık ücreti, davacı ile avukatı arasındaki sözleşmede ön görülen ücretten düşülmek suretiyle kısmen kabul kararı verilmiştir. Yargılama giderleri ve bu anlamda karşı tarafa yükletilmesi gereken avukatlık ücreti, asıl davanın ayrıntısı (eki) niteliğinde olup; asıl davada hükme bağlanır. Asıl davanın kesinleşmesinden sonra, o davaya ilişkin yargılama giderleri ayrı bir dava konusu yapılamaz. Şu durumda, maddi tazminat isteminin reddi gerekir. Mahkemece, kısmen kabul kararı verilmesi yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davacı, (3) sayılı bentte gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA; tarafların öteki temyiz itirazlarının ise (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve taraflardan peşin alınan harçların istek halinde geri verilmesine 15/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.