MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (... 4.AHM) Davacılar ...... Sanayi A.Ş. vd. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 20/11/2007 gününde verilen dilekçe ile yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece verilen kararın dairece bozulması üzerine bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne dair verilen 04/09/2012 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 05/11/2013 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili... .... ile karşı taraftan davacılar vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece verilen ilk kararın dairece bozulması üzerine bozmaya uyularak dava kısmen kabul edilmiş, kararı taraflar temyiz etmişlerdir. Yerel mahkeme, bozma kararına uyulduktan sonra, TMK 24 ve 25. maddeleri gereğince davanın kısmen kabul edildiğini belirterek davanın kısmen kabulüne hükmetmiştir. Ancak kararın gerekçe kısmında verilen kararın hukuki gerekçesine yer verilmemiştir. Anayasa'nın 141. maddesi uyarınca mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Aynı düzenleme HMK 297/ç maddesinde de yer almış ve mahkemece hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterileceği belirtilmiştir. Davacılar, davalı tarafça yazılan kitaplardaki ifadelerle kişilik hakkına saldırıldığını iddia ettiklerine ve mahkemece davanın kısmen kabulüne hükmolunmasına rağmen kararda, yukarıda bahsedilen maddelerdeki unsurların yer almadığı görülmektedir. Mahkemelerin her türlü kararının gerekçeli olmasına ilişkin Anayasa hükmü ile HMK'daki yasal düzenlemelere göre kararın gerekçelendirilerek verilmesi gerekirken bu yönün gözardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. HMK 266/(1) maddesine gere mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişi incelemesine başvurabilecek olup hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Somut olay, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenebilir niteliktedir. Bu nedenle bilirkişi incelemesi yapılması usule aykırı ise de dosyanın geldiği aşama itibariyle bu yanılgıya değinilmekle yetinilmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davacılar yararına takdir olunan 990.00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya, davalı yararına takdir olunan 990 TL duruşma avukatlık ücretinin de davacılara yükletilmesine temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 05/11/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.