MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 20/08/2007 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/11/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalının 14 Temmuz 2007 tarihinde milletvekili seçimleri öncesinde partiler arası yapılan mitingler sırasında .... ilçe teşkilatı adına tüm ... Halkına hitaben parti otobüsünden konuşma yaptığını ve bu konuşma sırasında “...Biz biliyoruz. ....'ya, Bakana geldiği zaman özel hizmetleri kaymakamdandır. Yanına indiğini biliyoruz. İlçe kaymakamının bir ...Parti teşkilatı gibi çalıştığını biliyoruz … 4-5 bin kişi ...'da sağlık vakası ile boğuşuyor, bunun başlıca nedeni ilçenin kaymakamıdır, belediye başkanıdır. Onlar... Parti iktidarda nasıl olsa bize birşey olmaz, insanlar ölse ne olur, derse ...sen.... Parti ilçe başkanı değilsin, sen ilçenin kaymakamısın..." biçimindeki sözlerin kişilik haklarını çok ağır bir şekilde zedelediğini iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.Davalı, konuşmasında eleştirilerini davacının şahsına değil kaymakamlık makamına yönelttiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.Yerel mahkemece davacının siyasi bir kişiliğinin olmadığı, kamu görevlisi olduğu, bu sözlerde geçen hususların gerçekte davacı tarafından yapıldığının davalı yanca ispat edilemediği gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 10. maddesi bakımından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yerleşik içtihatlarıyla oluşturulan ilkelerden biri de ifade özgürlüğüne ilişkindir. Buna göre; ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun esaslı temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve herbir bireyin gelişimi için temel koşullardan birini oluşturur. İfade özgürlüğü sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız görülen veya ilgilenmeye değmez bulunan “haber“ ve “düşünceler“ için değil, aynı zamanda aleyhte olan, çarpıcı gelen ve rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Sözleşmenin 10. maddesinde belirtildiği üzere bu özgürlüğün istisnaları vardır; ancak bu istisnalar dar yorumlanmalı ve bir kısıtlama ihtiyacının bulunduğu inandırıcı bir şekilde ortaya konmalıdır (Prof. Dr. Osman Doğru-Dr. Atilla Nalbant; İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Açıklama ve Önemli Kararlar, Cilt:2, s.365, Nilsen ve Johnsen [BD] 43).İfade özgürlüğü ayrıca herkesin, demokratik bir toplumun özünde yer alan görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip olması anlamına gelmektedir.Gerek Dairemizin, gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin istikrar kazanmış uygulamalarında kamu görevlilerinin kendilerine yönelik sert ve ağır eleştirilere katlanması gerektiği kabul edilmiştir. Davacının ilçe kaymakamı olarak görev yapması dikkate alındığında görevi ile ilgili eleştirilere katlanması gerekmektedir.Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, açıklamaların tümü itibari ile eleştiri sınırları içinde kaldığı, davacının kişilik haklarına yönelik bir saldırı bulunmadığı gözetilerek istemin tümden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/11/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.