Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16622 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2117 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Eskişehir 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/09/2013NUMARASI : 2012/312-2013/285Davacı O.. K.. vekili Avukat K. C. tarafından, davalılar S.. A... vd aleyhine 22/06/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/09/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.Davacı, davalı şirkete ait Star Gazetesi’nin 29/03/2010 tarihli nüshasında yayınlanan ve diğer davalı tarafından kaleme alınan “Gel Vatandaş Gel” başlıklı köşe yazısı ile kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi tazminat talep etmiştir.Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkeme, davaya konu yazıda davacının hedef gösterildiğini, kararlarının irdelendiğini, doğrudan davacıya yönelik sövme eylemi olmasa da, davacı ile dalga geçer şekilde ve davacının yanlı karar verdiğini ima eder şekilde yazı yazıldığını, manevi tazminat koşullarının oluştuğunu belirterek; istemin kısmen kabulüne karar vermiştir.Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Dava konusu edilen köşe yazısında; yargı faaliyetleri eleştirilmiş, yargılama sürecindeki gelişmeler anlatılarak hicvedilmiştir. Basının görevi, okuyucuyu bilgilendirmek olup bu görevi yaparken okuyucunun ilgisini çekecek güncel konuları dikkat çekici bir biçimde ve eleştirel bir üslupla haber yapabilir. Bu nedenle dava konusu yazı bir bütün halinde değerlendirildiğinde davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı benimsenmelidir.Mahkemece bu husus gözetilerek istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davalıların sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.