Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16512 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 18186 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 14/10/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/09/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız fiile dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili, davalının arkadaşları ile birlikte bir masa etrafında sohbet ederken, yan masadakilerin duyabileceği şekilde davacı ile ilgili iftira niteliğinde suçlayıcı isnatlarda bulunduğunu belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, dava konusu sözleri kendisinin değil, yanında bulunan eşinin söylediğini, davanın husumetten reddi gerektiğini, öte yandan bu sözlerin birçok gazetede yayınlandığını ve vatandaşlar arasında konuşulduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.Yerel mahkemece, davacı hakkında rüşvet aldığı yönünde kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmaması ve bu iddiaların basında gündeme gelmesinden önce davalı tarafından söylenmiş olması nazara alınarak, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya kapsamından; banka çalışanı olan davacının kızının, zimmet suçundan hakkında yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandığı; akabinde iki milyon TL'lik banka zararının giderilerek şahsın tahliye edildiği, ancak belediye başkanı seçilmeden önce emekli bir devlet memuru olan davacı ve ailesinin bu parayı ödeyebilmesinin kamuoyunda şüphe ile karşılandığı; davacının bir kısım usulsüz işlemlere göz yumarak elde ettiği haksız kazanç ile banka zararını tazmin ettirdiği şeklindeki iddianın vatandaşlar arasında dedikodu şeklinde konuşulduğu, hatta bu olayın bir kısım basın yayın organlarında haber de yapıldığı anlaşılmaktadır.Şu halde; davalının, arkadaş ortamında sohbet yaparken, belediye başkanı olan davacı hakkında, basına ve halk arasında yaygınlaşmış dedikodulara konu olan ifadelerde bulunması, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmez. Davalının kullandığı ifadelerin amacı, kullanıldığı yer ve ifade ediliş tarzı dikkate alındığında eleştiri sınırları içerisinde kaldığı, doğrudan hakaret oluşturacak bir ifadenin bulunmadığı benimsenerek, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/10/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.